Fritz Heider etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Fritz Heider etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

31 Ekim 2015 Cumartesi

Sosyal Algı - İzlenim Oluşturma

FELSEFE Ders Notları 4
Sosyal Psikoloji 1
Sosyal Algı - İzlenim Oluşturma

İzlenim Oluşturma: Bir kişiyle kurulan iletişim süresince algılanan özelliklerin değerlendirilerek o kişi hakkında bir fikir oluşturma sürecidir.

İzlenim Oluşturmanın Temel İlkeleri
  • İzlenimler çok az bilgiye dayalı ve çok çabuk bir şekilde oluşturulur. 
  • Biz karşımızdakinin en çarpıcı özellikleri ile onu başkalarından ayıran farklı kılan özelliklerini kullanarak izlenim oluşturmaktayız. 
  • Bir davranıştan anlam çıkarırken bir davranışı yorumlarken; o davranışın yapıldığı koşulları esas alırız. Bağlamından soyutlanmış değerlendirmelerde bulunmayız.
  • İnsanları tek tek değil, belli grupların üyeleri olarak görme eğilimindeyiz.
  • insanların davranışlarını yorumlarken, önceki bilgilerimizi kullanırız. Bir öğretmenin davranışını yorumlarken öğretmenlerle ilgili olarak sahip olduğumuz eski bilgilerimizi kullanırız. 
  • Bizim kendi ihtiyaç ve amaçlarımız, algılamalarımızı etkilemektedir. Sözgelimi bir daha karşılaşmayacağımız birini algılamamız, hep birlikte olacağımız birisini diyelim ki oda arkadaşımızı algılamamızdan farklı olacaktır.

İzlenim Oluştururken Kullanılan Bilgi Kaynakları

Roller: Rol şemalarının sağladığı bilgiler hem fazla, hem açık ve önemli; hem de yarattığı çağrışımlar bakımından daha zengindirler. Bir insanın milletvekili, ya da kabadayı olduğunu bilmek onunla ilgili pek çok bilgi verecek, çağrışım sağlayacaktır. 

Fiziksel İpuçları: Karşılaşılan bir insana ilişkin özellikler hakkında bir çıkarsamada bulunurken; öncelikle onun görünümü ve davranışları üzerine odaklanırız. İlk bakışta yakalanabilen dış görünüm ve davranışla ilgili algılarımız oldukça ayrıntılı izlenimler oluşturmaya olanak sağlayabilir. Bebek yüzlü insanların daha dürüst olduğunu, daha güçsüz olabileceğini düşünmemizde etkili olan fiziksel ipuçlarıdır.

Ayırıcı Özellikler: Bu görsel ayırıcılık ya da dikkat çekici durumlar izlenim edinmede son derece etkilidirler. Yeni işe başlayan kişinin oda arkadaşlarından birisinin bir tiki varsa; onunla ilgili ilk izlenimi ne onun giyimi, ne saç biçimi, hatta ne cinsiyeti değil, bu tiki olacaktır. Kişide ilk bakışta göze çarpan özellikler ayırıcı özelliklerdir.

6 Haziran 2014 Cuma

Birey ve Davranış - Sosyal Psikoloji

FELSEFE Ders Notları
Sosyal Psikoloji - Birey ve Davranış

Bireylerin davranış, duygu ve düşüncelerinin başkalarının gerçek hayal edilen veya ima edilen varlığından nasıl etkilendiğinin bilimsel yollarla araştırılmasına sosyal psikoloji denir.

Modern sosyal psikolojinin uğraştığı konulardan bazıları şunlardır:
  • Gruba Uyma Davranışı
  • İkna
  • Güç
  • Sosyal Etki
  • Ön Yargı
  • Ön Yargının Azaltılması
  • Ayrımcılık
  • Kalıp Yargılar
  • Tutumlar
  • Kitle Davranışı
  • Gruplar Arası İlişkiler
İnsanların bilgiyi nasıl edindiği, organize ettiği ve kullandığıyla ilgilenen bilişsel psikoloji'nin temel ilgi alanları şunlardır: Algı, Dikkat, Bellek, Düşünce ve Dil

Sosyal Algı: Temel algı ilkelerine bağlı olarak işleyen, kendimizin ve diğerlerinin davranışlarını nasıl algıladığımıza dair bir bilişsel süreçtir.

Bir kişiyle yeni tanışıldığında onu var olan bir kategoriye yerleştirmek için bilişsel yapılardan kişilik şemaları harekete geçirilir.

İzlenim oluşturma çalışmalarında başlangıta edinilen bilginin sonradan edinilen bilgiden daha ağır basması durumu öncelik etkisiyle ifade edilir. Öcelik etkisi  sosyal biliş yaklaşımında "bilişsel cimrilik" ile açıklanmaktadır.

Atıf Kuramı: İnsan davranışlarına ait "insanlar ve kendilerinin ve başkalarının davranışlarının nedenlerini nasıl açıklarlar?" sorusuna yanıt aramaktadır.

Atıf kuramının öncüsü Fritz Heider'dir.

Sosyal psikolojide davranışı açıklarken ortamsal faktörlere değilde kişinin kendisine atıf yapma eğilimimiz temel atıf hatası  olarak adlandırılmaktadır.

Kişinin kendi başına gelen olumlu olayları kişiliğine, kişisel yetenek ve becerilerine; olumsuz olaylarıysa  kendisi dışındaki faktörlere, başarısızlıklarımızı içsel faktörlere bağlamak açıkca benlik değerimizi korumak amacıyla başvurduğumuz bir stratejidir.

Tutum: Başka bir kişye yada herhangi bir şeye, tutum nesnesine karşı yönetilen düşünce, duygu ve davranışsal eğilimlerin göreli olarak durağan bir örgütlenmesi şeklinde tanımlanır.

1960'lara kadar sosyal psikolojide tutumlar ABC Modeli denilen üçlü bir yapıda ifade edilmekteydi. Bu modele göre tutumlar üç bileşenden oluşmaktadır. Bunlar: Duygusal, Bilişsel Eğilim ve Davranış Eğilimidir.  

1960'lardan sonra sosyal psikolojide ABC Modeli terk edilmiş yerine tutum nesnesine yönelik değerlendirmeyi temel alan yaklaşım benimsenmiştir.

Ölçülen tutum ile gözlemlenen  davranışın aynı genellik düzeyinde olmasını ifade eden duruma denklik hipotezi denir.

Davranışın kendisini değil davranışın niyetini tahmin etmek üzere kurulmuş bir model olan  Planlanmış Davranış Kuramını Fishbein ve Ajzen geliştirmiştir.

Planlanmış Davranış Kuramına göre davranışa yönelik niyeti tahmin etmemizi sağlayan faktörler şunlardır:
  • Davranışa yönelik tutum
  • Öznel norm
  • Algılanan davranışsal kontrol
İkna süreci hakkında sosyal psikologların temel alarak sordukları sorular şunlardır:
İkna çabaları ne dereceye kadar etkilidir?
İkna sürecinin başarılı olmasını etkileyen faktörler nelerdir?

Sosyal psikolojide ilk tutum değişimi yaklaşımı mesaj öğrenme yaklaşımıdır.

Mesaj Öğrenme Yaklaşımına göre ikna sürecinde mevcut olan temel öğeler şunlardır:

İletişimin Kaynağı, Mesaj, İletişimin Yöneldiği İzleyici veya Dinleyici Kitlesi ve İletişim Ortamı

Duygusal Bileşen: Hem hissedilen duygunun nitelğini hemde tutumun aşırılığını ifade eder.
Bilişsel Bileşen: Tutumun içeriğini oluşturan inanç ya da düşünceleri kapsar.
Davranışsal Bileşen: Kişinin eyleme yönelik niyetlerini ve eğilimlerini içerir.

Kalıp yargı terimi ilk kez 1922'de Lipmann tarafından kullanılmıştır.

Üyelerinin kendi yaşamları üzerinde baskın grubun üyelerinden daha az gücü, konrolü ve etkisi olan gruplara sosyolojik psikolojik bakış açısından azınlık grubu  denir.

Ön yargının kökeni olduğu düşünülen bilişsel süreçler şunlardır: Sosyal kategorileşme, dış grup homojenlik yanılgısı ve hayali ilişkisellik.

Sosyal Kategorileştirme: Sosyal Biliş yaklaşımına göre, sosyal dünyayı algılamadaki temel süreçtir. İnsanlar genellikle sosyal dünyayı  "biz" ve "onlar" olmak üzere iki farklı kategoriye bölerler.

Kişinin kendi ait olduğu gruplar dışındaki grupları daha homojen olarak algılama eğilimine dış grup homojenlik yanılgısı adı verilir.

Ait olunan grubun idealize edilmiş ahlaki otoritelerine yönelik sorgulayıcı olmayan, boyun eğici tutum otoriteryen boyun eğme şeklinde ifade edilir.

Altemeyer'in otoriteryenizm boyutları şunlardır:

  • Otoriteryen boyun eğme
  • Otoriteryen saldırganlık
  • Gelenekcilik
Konformite: Bireylerin varolan sosyal normlara uyma yönünde baskı hissettiği bir sosyal etki türü olarak ifade edilir.

Bir bireyin diğerine belli bir biçimde davranması için emir verdiği etki biçimi itaat şeklinde tanımlanır.

Copyright 2013-2017 | İbrahim BAYRAKTAR /dev/null Web Günlüğü