6 Haziran 2014 Cuma

Normal Dışı Davranışlar

FELSEFE Ders Notları
Normal Dışı Davranışlar - Birey ve Davranış

Normal Nedir?
  • Normallik sağlıklı olmaktır.
  • Normallik diye bir durum yoktur. 
  • Organizmanın tüm kişilik yapılarının birbiriyle denge durumunda olmasıdır.
  • Normallik ortalama ile eş anlamlıdır.
  • Normallik bir süreçtir.
Normal Dışı Davranışların Tanımlanmasındaki Ölçütler 
Normal dışı davranışların tanımlanmasında belli bazı ölçütler kullanılmalıdır. Bu ölçütler normdan uzaklaşma, istatistiksel olarak az rastlanan davranış gösterme, kişisel rahatsızlık ve idealden sapmadır.

Normdan Uzaklaşma: Toplumun kabul edilebilir davranışlarla ilgili normlarından sapan ve farklılaşan davranışlar normal dışıdır. Normal davranışlar sosyalleşme ile öğrenilir. Kişi içinde bulunduğu toplumun normlarını sorgulamaz, diğer toplumların normları onlara garip gelir.

İstatistiksel Olarak Az Rastlanan Davranış Gösterme: İstatistikî anlamda bakılacak olursa normal dişilik ortalamadan sapma biçiminde ortaya konur.

Kişisel Rahatsızlık: Kişinin ortaya koyduğu davranış gerginliğe neden oluyorsa anormaldir.

İdealden Sapma: Psikolojik sağlık için gerekli olan ve kuramsal olarak en düşük düzeyden aşağıda olan davranışlar normal dışı olarak nitelendirilir.

Normal Dışı Davranışlarla İlgili Yaklaşımlar 
Normal dışı davranışlarla ilgili olarak farklı kuramcılar farklı yaklaşımlarda bulunmuşlardır.

Biyolojik Yaklaşım: Bu yaklaşım normal dışı davranışları sinir sistemi, salgı bezleri gibi organik işlev bozuklukları ve kalıtsal faktörlerle ortaya çıkan yanlış işleyiş çerçevesinde açıklar.

Yaklaşımın 3 varsayımı vardır; 
  1. Hasta bir hastalıktan dolayı fiziksel ya da duygusal acı çekmektedir. 
  2. Bu hastalığı belli bir belirtiyle tanımlayabilmek olasıdır.  
  3. Her hastalığın kendine özgü ve belli bir nedeni vardır
Psikolojik Yaklaşım: Bu yaklaşıma göre normal dışı davranışlar bireyin çevresiyle etkileşimi sonucu ortaya çıkar. Bireyde derin iz bırakan bir olay, stres yaratır.

3 temel psikolojik yaklaşım vardır:
  1. Psikodinamik Yaklaşım Bireyin davranışları bilinçdışı tarafından cinsellik ve saldırganlık güdüleriyle yönlendirilmektedir. Davranış bozuklukları yaşamın ilk yıllarından başlayarak bilinçdışındaki çatışmaların ürünüdür.   
  2. Bilişsel-Davranışçı Yaklaşım Yaklaşım normal dışı davranışların aynen diğer davranışlar gibi öğrenilmiş davranışlar sonucu oluştuğunu savunur.  
  3. İnsancıl-Varoluşsal Yaklaşım Bu yaklaşıma göre; bireyler psikolojik gelişim büyüme ve sağlıklı denge yönünde en iyi şekilde davranmaya eğilimli olarak doğmaktadırlar. Bu eğilim kendini gerçekleştirmedir.
Normal Dışı Davranışların Sınıflandırılması

Anormal davranışı tanımlama ve tanı kategorilerine ayırma güçlüğüne karşın, davranış bozukluklarını sınıflandırmada Amerikan Psikiyatri Birliği, resmi bir sistem oluşturmuştur. 

Zihinsel Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabinda berlirtilen bu sistem, ilk kez 1952’de Amerikan Psikiyatri Derneği (APA) tarafından (DSM-I) yayınlanmıştır. 

En son elden geçirilen, arada yayımlanan DSM II ve DSM III ‘e eklemelerle DSM IV 1994 yılında çıkarılmıştır. 

DSM IV normal dışı davranışlarla ilgili ayrıntıları açıklayarak zihinsel bozuklukların listesini ve sonuç olarak konulacak tanıların daha güvenilir olmasını amaçlamaktadır.

Kaygı ile ilgili Bozukluklar

Kaygı halinin etkisinde kalan birey, bedensel ve psikolojik belirtiler gösterir. 

Kaygı bozukluğu yaşayan kişiler neden kaygılandıklarını bilemezler ya da yaşadıkları kaygı o an içinde bulundukları durumla uyumlu değildir. Bazı durumlarda kaygı rahatsız edecek kadar şiddetli yaşanabilir. 

Kaygının nedeni ne hasta ne de ailesi ve yakınları tarafından incelenerek ortaya çıkartılabilir. Kaygı halinin etkisi altına kalan birey, bedensel ve psikolojik belirtiler gösterir.

Bedensel Belirtiler: 
  • Kasların çok gergin olmasıyla 
  • Titreme gevşeyememe 
  • Terleme 
  • Kalp çarpıntısı 
  • Baş dönmesi 
  • Otonom sistemin çok faal olması
Psikolojik Belirtiler:
  • Bireyin normal davranışı bir çeşit bozulma gösterir. Birey her zaman üzülerek, kendisi ve başkaları için kötü şeyler düşünür.  Kaygıyı gizleme arzusu sonucunda bireyin günlük yaşamı etkilenir. Bu da bireyi normal bir yaşam sürmekten alıkoymaktadır.  
  • Birey mantıksız davranışlar gösterir. Anlamı olmayan davranışlarda bulunur. Bazen bir davranışı defalarca tekrarlamak ya da otobüse binmekten korkmak gibi yersiz korkulara sahiptir.  
  • Kaygı bozukluğu yaşayanlar bunaltıcı olsa da, gerçekle bağlantılarını koparmazlar. Bu kişiler fantezi dünyasında yaşamazlar. 
Fobiler: Kaygı duymak birçok kişi için normal bir durumdur. Fakat duyulan kaygı kişinin yaşamını aksatacak düzeye ulaşıyorsa bu durumda fobilerden söz etmek mümkündür.

Fobi: Gerçekte hiçbir tehlikenin olmadığı mantık dışı korkular.

Freud’a göre, fobi bilinçaltında çözümlenmemiş çelişkilerden oluşur. Fobiler; basit ve karmaşık olarak ayrışır. Belirli, tek bir nesneden veya durumdan duyulan korku basit fobi, sebebi belirgin olmayan çok boyutlu korkular karmaşık fobidir.


Belli başlı Fobiler; 
  • Akrofobi (yükseklik) 
  • Hidrofobi (su) 
  • Agorafobi (açık alan) 
  • Ailorofobi (kedi) 
  • Amaksofobi (araba sürme) 
  • Anthofobi (çiçekler) 
  • Niktofobi (karanlık) 
  • Brontofobi (gök gürültüsü) 
  • Fonofobi (yüksek sesle konuşma) 
  • Klostrofobi (kapalı yerler) 
  • Thanafobi (ölüm) 
Obsesif-Kompülsif Bozukluklar

Saplantı-zorlantı bozukluğu anlamına gelir. bu psikolojik rahatsızlığa sahip kişiler sürekli tekrar ettikleri fakat kontrol edemedikleri alışkanlıklar ve huylar geliştirmektedirler.

Bu zararsız görünen, garip alışkanlıklar kişinin yoğun ve karışık duygularını kontrol edebilme ve düzenleme amacı ile ortaya çıkmaktadır. 

Tekrar eden davranışlar ve düşünceler kişi için büyük bir endişe ve mutsuzluk kaynağı olmaya başladığı anda kişinin normal yaşamı belirgin bir şekilde aksamaya başlar.

  • Saplantı (obsesyon): Kişilerin durduramadıkları istem dışı düşünce ve fikirler. 
  • Zorlantı ( kompulsiyon): Kişilerin sürekli tekrarladıkları törensel davranışlara denir. 
Bunlar kişiye özgüdür. Bireyi huzursuz ve gergin hale getirerek, davranış ihtiyacını ortaya çıkarır. Bu davranışlar kısa süreli bir normalleşme ve rahatlama sağlama amaçlıdır.  Bu kısa süreli rahatlama, davranışların tekrarlanmasına yol açtığından kompülsifilerin yerleşmesine yol açar.
 
Obsesif-Kompulsif kişiliğe sahip hastalar sahip oldukları bu düşüncelerin, dürtülerin ve ihtiyaçların hiç bir mantıklı sebebi olmadığını bilseler dahi, durdurmaya çalışmak konusunda kontrolleri olmadığını bilirler.

Sık Görülen Sapmalar:
  • Bulaşıcı hastalıklar ve mikropları kapmaktan korkmak, örneğin tokalaşmak ile hastalık kapmaktan korkmak.  
  • Ocağı açık unutmak, ütüyü üzerinde bırakmak, kapıyı kilitlemeyi unutmak gibi endişeler taşımak.  
  • Aşırı düzen ve temizlik, her gün evin her tarafının tozlarını alma, eksik, temizlenmemiş bir yer kalırsa büyük bir sıkıntı ve rahatsızlık yaşamak.  
  • Zarar vermekten korkmak. Örneğin sürekli olarak birisinin çocuğuna zarar vereceği korkusunu yaşamak.
Panik Bozukluğu: Gerçekçi bir sebep olmasa da ani olarak ortaya çıkan bunaltıcı yoğunluktaki korku ya da dehşet yaşantısına panik bozukluğu adı verilmektedir.

Somatoform Bozukluklar: Duygusal bozukluklarda duyguların boşalımı açısından yollar kapalı olduğundan gerilim iç organlara yansır.  Duygusal belirleyiciler bedensel hastalıkların oluşu¬munda etkilidir. Bu tarz bozukluklarda duyguların boşalımı açısından yollar kapanmış olduğundan, gerilim iç organlara yansır.  Bu süreçte bilinçdışı rol oynamaktadır. Bu tür kişiler, hiçbir belirti olmamasına rağmen bedensel hastalıklardan yakınırlar.  Hiçbir bedensel rahatsızlıkları olmamasına rağmen bu tür rahatsızlıklarda ortaya çıkan belirtilerle birlikte duygulara eşlik eden bedensel tepkiler abartılı olarak ortaya konulur.  Bedende görülen (Somatoform) bozukluklar arasında hipokondriyasis, konversiyon histerisi, hiperkondriyasis ve psikojenik ağrı yer alır.

Hipokondriyasis: Kişinin beden fonksiyonlarıyla aşırı derecede ilgilenerek iç organların işlevlerinde bozukluk veya hastalık olduğu konusundaki mantık dışı inanışlarıdır. Kadınlar ve erkeklerde eşit oranda görülen bu durum erkeklerde en sık 30, kadınlarda ise 40 yaşlarında ortaya çıkar. Kişiler kendilerinde ciddi bir hastalık olduğuna dair kesin inançları vardı ve bu hastalığın iyileşme umudu yoktur.

Hiperkondriyasis: Hastalık belirtileri yaşamalarına rağmen doktora gitmekten çekinirler. Birey kendisine bir şey olmayacağını düşünür.  Birey kendisine bir şey olmayacağını düşünerek, ya da kendisi ile ilgili güçlü olma yönündeki benlik bilincini korumak ve hastalık ihtimalinin yarattığı kaygıdan kaçmak için tedaviyi reddeder.

Konversiyon Histerisi: Fizyolojik ve nörolojik hiçbir neden olmadığı halde belli duyu organlarında işlevsel yetersizlikler görülür.  Bu tür bozukluğu olan fizyolojik ve nörolojik hiçbir neden olmadığı halde belirli duyu organlarında işlevsel yetersizlikler görülebilmektedir.

Psikojenik Ağrı: Konversiyon histerisine benzeyen psikojenik ağrıda farklılık işlev kaybı yerine bedenin herhangi bir yerinde devamlı ağrı ve acının oluşmasıdır.  Ağrının fizyolojik ya da nörolojik bir sebebi bulunmamaktadır. Aynı şekilde yaşanan acı ve ağrı kaygıdan kaçışın ya da çevreden gelebilecek ilginin ifadesi olabilmektedir.

Dissosiyatif Bozukluklar: Bireyin bütünlüğünü parçalayan, bölen bozukluklardır.  Birey stres ya da kaygıyı azaltarak kendi kişiliğinden kaçar. Birey stres ya da kaygıyı azaltarak kendi kişiliğinden kaçar.  

Amnezi, dissosiyatif füg ve çoklu kişilik olmak üzere üç temel dissosiyatif bozukluk vardır:

Amnezi: Yeni bilgileri, öğrenme kapasitesi bozulmaz, travma sonrası önemli bilgiler aniden kaybolur. Kısa döneme ait bilgiler unutulur, iyileşilir.  

Dissosiyatif Füg (Tüm Bellek Kaybı): Bireyin bir anda tüm bellek kaybı yaşamasıdır. Reddedilme, kayıp, başarısızlık durumlarında birey ani bir şekilde uzun bir seyahate çıkar. Eski kimliğini unutur.   

Çoklu Kişilik: Aynı kişide ayrı kişilik ve kimlikler yaşanır. Hasta ikinci kişiliğe geçtiğinde, gerçek kişilik genellikle hatırlanmaz. Geçiş anidir. Başka cinsiyet, ırk olabilir.

Psikozlar: Önemli psikolojik bozukluklar psikoz olarak adlandırılır ve genellikle hastanede tedavi görmeyi gerektirir.
  • Fonksiyonel Psikoz: Şizofreni, psikotîk duygusal bozukluklar vb. beyin zedelenmesine dayanmayan psikoz.  
  • Organik Psikoz: Beyin zedelenmesi, beyin tümörü, beynin çalışmasındaki aksaklıklar gibi belirtilerdir.
Şizofreni: En yaygın psikozdur. Kişide düşünme bozukluğu meydana gelir. Halüsinasyon, sanrı görülür.
  • Kişinin baskı altında olması: (bireyin ilgisiz bir şekilde kendisinin suikasta kurban gideceğini düşünmesi), 
  • Kişinin muhteşemliği: (kişinin kendisini Napolyon sanması), 
  • Kişinin hakkının yenmesi: (İlgisiz bir şekilde kişinin, patronun kendisinden nefret ettiği için işyerinde bütün yüklü işleri ona verdiğini düşünmesi) vb. sanrıları vardır.
Şizofreni Türleri: 
  • Basit Şizofren: İlgisizlik başlar, bağlar kopar, çevresiyle ilgilenmez, karşı cinse ilgisizdir.   
  • Paranoid Şizofren: Kendini büyük görür, başkalarının kendine eziyet ettiğini arkasından konuştuğunu, düşünür, saldırgandır. Radyo, TV de konuşmacıların kendisiyle ilgili haber yaptığına inanır.  
  • Katatonik Şizofreni: Her türlü hareketi yitirir. Günlerce sabit kalabilir.   
  • Hebefrenik Şizofreni: Çocuksu, bağlantısız konuşma, nedensiz kahkaha, ağlama.
Psikotik Duygusal Bozukluklar: Duygusal bozukluğu olan bireyler duygusal çöküntü ve duygusal coşkulanma yaşar. Bu bozukluklar, hepimizin zaman zaman çektiği can sıkıntısıyla karıştırılmamalıdır.  Bunlar geçicidir ve belli bir düzen göstermezler. Normal çalışma düzenine ayak uyduramayıp, bu duyguların etkisi altında çevrelerine uyum sağlayamazlar.
  • Depresyon (Duygusal Çöküntü): Değersizlik, suçluluk, umutsuzluk duyguları içindedir. Sık sık ağlar, hayal ürünü günahlardan söz eder. Yemeyi içmeyi unutur. Giyinmeyi, temizlenmeyi unutur.  
  • Mani (Duygusal Coşku): Neşelidir, kendine güvenlidir. Kendini büyük görür, gücünün yetmediği işlere kalkar.  
  • Manik Depresif (Bipolor Bozukluk): Hem coşkulu hem çöküntülü günler geçirir. Haftalarca, aylarca coşku, devamında depresyon gelir.  Konudan konuya atlar. Saniyede 200 kelime konuşur. Hiçbir şeyin yolunda gitmediğine inanır. İştahı azalır.
İntihar: Bireyin içinde bulunduğu ruh halinin içinde bulunduğu ruh halinin etkisiyle ortaya çıkar. Bu devre kısadır. Atlatabilirse intihardan vazgeçer.  Kendini beğenmeme, küçük görme, kendini suçlama, duygusal çöküntü, yaşamı anlamsız görme biçiminde ortaya çıkar.

Organik Zihinsel Bozukluklar: Beyin zedelenmesi sonucu ortaya çıkan, sebepleri gözlenebilen organik bozukluklardır. Beyin zedelenmesi sonucu ortaya çıkan davranış ortaya çıkan davranış bozuklukları şunlardır:
  • Genel Felç Hali: Bulaşıcı hastalıklar neden olur, beyin zedelenir. Frengi hastalığı ilerledikçe kişi paranoid sanrılar görmeye başlar. Belleklerinin büyük bir kısmını kaybeden bu hastalar, ortalama beş sene sonra ölür. Erken tanı konulursa tedavi edilebilir.  
  • Korsakov Psikozu: Sürekli alınan bir ilaç ya da kimyasal maddenin beyinde zedelenme ve işlev bozukluğu oluşturması durumudur.   Sürekli olarak alkol kullanımı ve alkol ile geçirilen uzun yıllar beynin bozulmasıyla bu hastalığı tetikleyebilir.   
  • Zekâ Geriliği: Bireyin davranışının değişik sosyal ve eğitim ortamlarında sürekli yetersiz kalması bu kişinin zekâ geriliği göstermesine işarettir.  
  • Down Sendromu: Zekâ geriliğinin en yaygınıdır. 40’lı yaşlardan sonra yapılan doğumlarda kromozom yapısının normalden farklı olması.
Kişilik Bozuklukları : Birey toplum düzenini bozucu nitelikte davranışlar sergiliyor olup, çok sayıda kişiye zarar veriyorsa ve bu konuda hiçbir suçluluk ve pişmanlık duygusu yaşamıyorsa kişilik bozukluğu olduğundan söz edebilir.  

Kişilik bozukluğu, hatalı kişilik gelişmesinden meydana gelen davranış bozukluğudur. Bu tür kişiler topluma ve diğer bireylere uyum sağlamda zorluk çekerler. Bu tür kişiler topluma ve diğer bireylere uyum sağlamada zorluk çekerler.  

Olgunlaşmamış ve toplumsallaşmamıştır. Benmerkezci, sorumsuz ve düşüncesizce davranan bireylerdir.  Tedavileri hastane ile olamaz ancak yasayı çiğnedikleri için yasalarca cezalandırılırlar.

Bazı kişilik bozuklukları şunlardır: Şizoid kişilik, Anti sosyal kişilik

Şizoid Kişilik: Genç erişkinlik döneminden başlayarak, aşağıdakilerden en az dördünün varlığı ile kendini belli eder. Yakın ilişkiye girmeme, cinselliğe ilgisizlik, sırlarını paylaşacak kimsenin olmaması, övgü yergiye kayıtsızlık, monoton duygu durumu, sıcak, sevecen olmama.   

Anti-Sosyal Kişilik: Bu bireyler toplum beklentilerine ve gerçekliğe uymayan bir yapı sergilerler. Aklına geldiği gibi hareket eden bu bireyler için hiçbir yasa ve kural bulunmaz. Sürekli heyecan ve hareket arayışı içindeki bu kişiler çabuk sıkılılırlar. 

Anti-sosyal kişilik yapısının belirtileri: 
  • Kendisinin ve yakınlarının güvenliğini umursamama
  • Ceza alacak davranışları tekrarlama 
  • Yalan söyleme
  • Takma ad kullanma
  • Sonucunu düşünmediği davranışlar 
  • Vicdan azabı duymama
Psikoseksüel Bozukluklar: Duyarlı, özenli ve sorumluluk yüklü cinsel deneyimler, olgunlaşmanın en önemli adımıdır.  Cinsel deneyim, cinsel tabular yüzünden birey çelişki içinde yaşar. Bu çelişki bazı bireylerin cinsel olarak bozukluk göstermelerini tetikleyebilir.

Psikologlar, cinsel bozuklukları üç bölümde incelerler.   
  1. Cinsel isteğin kaybı, iktidarsızlık gibi bireyin tedavi görmesini gerektirecek bozukluklar bulunmaktadır.   Eşcinsellik, resmi olarak eşcinselliği ruhsal bir bozukluk olmaktan çıkararak, eşcinsellerin tedavilerinin sadece kendi istekleri çerçevesinde gerekli olduğunu vurgulamıştır. Bu konudaki tartışmalar hâlâ devam etmektedir.  
  2. Cinsel bozuklukların diğeri, cinsel sapmalardır. Toplumsal ahlaki kuralları tehdit eden bir yapıda ortaya çıkar. Cinsel sapma toplumu da tetikleyici tahrik edici boyutlara ulaşabilir. Sapkın kişi teşhircilik, ırza geçme gibi suçlar işlenebilir.  
  3. Diğer bozukluk ise, ırza geçme, nadir bir şekilde kontrolsüz ani bir dürtünün etkisiyle ortaya çıkmaktadır.
Genel olarak bu eylem, birey tarafından önceden planlanır.

Nedenleri; 
  • Karşı cinsten nefret 
  • Kendini ispatlama isteği 
  • Kurbanın kendisini teşvik ettiği inancı 
  • Karşı cinsi nesne olarak görme
Kötü Alışkanlıklara Bağlı Bozukluklar

Alkol, eroin, kokain, marihuana vb. bağımlılıklardır. Bağımlı kişilik genellikle, duygusal ilişkide güçlük çeker, benmerkezcidir, çevresine aşırı bağımlıdır, diğer insanlara düşmanlık sergiler, cinsel yönden olgunlaşamamıştır.  Sürekli olarak biriken öfke ve düş kırıklığı duyguları alkol yardımıyla baskı altına alınarak daha kolay baş edilebilir duruma gelir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Copyright 2013-2017 | İbrahim BAYRAKTAR /dev/null Web Günlüğü