6 Nisan 2014 Pazar

Medya, Kitle İletişimi ve Toplum

FELSEFE Ders Notları
Medya, Kitle İletişimi ve Toplum - İnsan ve Toplum

Bugün dünyanın büyük kısmında, milyarlarca insanın günlük yaşamının en önemli parçasını kitle iletişim araçları, yani medya oluşturuyor. Yirmi yüzyılın son dönemi itibariyle modern toplumların en önemli toplumsal kurumlarından biri haline gelen medyanın ‘kapsama alanı’ olağanüstü bir hızla genişlemeye devam etmektedir. Medya analizi; kitle iletişim teknolojilerinin, medya kurumlarının toplumlar üzerindeki etkisi ve insanların/toplumların bunları nasıl kullandığıyla ilgilidir.

Yoğunlaşma: Medya kuruluşlarının belli kişi ya da grupların elinde toplanması durumudur.

Tekelleşme: Bir ya da birkaç kuruluşun zaman zaman aralarında gizli ya da açık anlaşmalar yaparak pazarda egemenlik kurmasına denir.

Medya : İngilizce araç, ortam, aracı anlamına gelir. Kitap, gazete, dergi, broşür, telefon, radyo, sinema, tv ve internet vb.

Referans Çerçevesi : Mesajların doğrudan değilde kendilerini "anlamlı kılan" gizli varsayımlardır. 

Medya Teorisi :Yirminci yüzyıl başından 1940’a kadar iki büyük dünya savaşı arasındaki yılları kapsayan ilk dönemde medyanın çok güçlü ve ikna edici bir etkisi olduğuna dair ortak bir görüş egemen olmuştur.

Propaganda Analizi ve Harold Laswell

Harold Laswell dönemin ilk önemli yapıtı olarak “Dünya Savaşında Propaganda Teknikleri” adlı eseri yazmıştır. 2. Dünya Savaşı sırasında ise kitle iletişim araçları neredeyse propagandayla eş değer tutuluyordu.

Propaganda ile birlikte reklam bu dönemi karakterize eden bir diğer önemli mesaj biçimidir. Laswel’in ünlü ifadesiyle “Kim, kime, hangi araçla ve nasıl bir etkiyle ne söylüyor?” sorusu dönemin temel sorusu olmuştur.
“Sınırlı Etkiler” Yaklaşımı
Kitle iletişimi araştırmalarını, 1940-60’lar dönemini kapsayan ikinci evresinde totaliter tehlikenin gerilemesiyle, ilk döneme damgasını vuran çok güçlü ve her şeye gücü yeten medya anlayışı popülerliğini yitirmeye başladı.

Bu dönemde medyanın “çok sınırlı bir etkisi” olduğuna dair yeni bir uç görüş ortaya çıktı.

İkinci döneme damgasını vuran “sınırlı etkiler” yaklaşımının gerisinde ise medyanın çok güçlü olduğu sonucunun dayanağı olan kitle toplumu tezinin terk edilmesi yatmaktadır.

Bu dönemin kurucu ismi Paul Lazarsfeld’dir. Dönemin bir diğer önemli araştırmacısı Hovland, reklamcılığın etkisi üzerine yoğunlaşan çalışmalar yapıyordu.

Çoğulculuk, medyanın toplumdaki farklı gruplarının kendilerini duyurabilmesi için gerekli olduğunu söylerken işlevselcilik, medyanın demokrasinin ortak değerlerini insanlara özümseterek bir görüş birliği sağlamadaki rolüne dikkat çeker.

Medya - Farklı Teorik Yaklaşımlar

İşlevselcilik : Toplumları canlılara, toplumu oluşturan birimleride canlıların organlarına benzetir. Toplumun sağlığı için bütün organlar uyumlu işlemek zorundadır. Kolektif bilincin çökmesi sosyal felaketlere yol açar.

Kullanımlar ve Doyumlar Yaklaşımı
Elihu KatzKullanımlar ve Doyumlar” yaklaşımı ile medyanın insanlara ne yaptığını değil insanların medyayı ne amaçla kullandığına bakılması gerektiğini vurgulamıştır.

Çoğulcu Yaklaşım
Toplumda bir çok grup vardır. Bu gruplar tam egemen değillerdir ve sürekli rekabet içindedirler. Devlet ise hakem rolündedir. Medya yasama, yürütme ve yargıya ek olarak dördüncü konumdadır. Medya içeriğini izleyiciler ve okurlar belirlemektedir. Çoğulculuk, liberal demokrasinin merkezinde yer alır.

Liberal Çoğulcu Yaklaşım ve Haber Medyası

Medya gruplarına iki görev düşmektedir.
  1. Halk adına gözetim yapma - Gözetleme ve Denetleme. Devlet haber medyasına karışmamalıdır.
  2. Nesnellik ilkesi - Haberin gerçeğe ilişkin olması.
Marksizm : Modern kapitalist toplumda medyanın rolünü anlayabilmek için Marx’ın düşüncesinden hareket edecek olursak, medya; belli bazı görüş ve düşüncelerin yaygınlaşmasını, bunun dışındakilerin de dışlanmasında rol oynar.

Çağdaş Eleştirel Yaklaşımlar

Louis Althusser İdeoloji ve Devletin İdeolojik Aygıtları adlı çalışmasında devletin baskı aygıtları ve ideolojik aygıtları arasındaki farka dikkat çekmiştir.

Ronald Barthes, medyanın bir ideolojiyi insanlara kabul ettirmede, göstergelerin, simgelerin ve mitlerin kullanımının büyük bir önemi olduğunu belirtmiştir.

Barthes, Çağdaş Söylenler adlı kitabında arkasında kapitalist çıkarların olduğu düşünme biçimlerinin nasıl mitler hâline dönüşerek doğallaştığını İnceler.

Michael Foucault özellikle iktidar olgusunu yeniden ele alışıyla ve söylem kavramı ile alanı önemli derecede etkilemiştin Foucault bilginin değişik zamanlarda kitleleri kontrol etmek için bir iktidar biçimi olarak kullanıldığını belirtir.

Antonio Gramsci; Althusser’in hem ideolojiyi görece özerk olarak kabulü ve bu doğrultuda medyanın ideolojik rolünü yeniden ele alışının temeli Gramsci’nin görüşlerinde yatmaktadır.

Özellikle hegemonya teorisi, aynı zamanda Britanya Kültürel Çalışmalar Okululun teorik modelinin de merkezindedir. Kültürel alan oldukuça önemli bir hegemonik mücadele alanıdır.

Medyanın kültürel alan, içindeki "kapsama alanı" göz önüne alınırsa kitle iletişim araçlarının hegemonik işlevinin muazzam bir düzeyde olduğu kuşkusuzdur. 

Stuart Hall ya da Britanya Kültürel Çalışmalar Okulu

Stuart Hall, medyanın kültürel hegemonyanın oluşturulması ve sürdürülmesindeki rolüne ilişkin görüşleriyle eleştirel medya çalışmalarında oldukça önemli bir yer edinmiştir.

İngiliz kültürel çalışmalar okuluna göre iletişim, “anlamlandırma” mekanizması içinde çalışır. Bundan dolayı bu mekanizmayı çözümlemek için ideoloji, dil, anlam, temsil, iktidar olguları üzerinde durulmalıdır. Bu yaklaşım inşacı dil/temsil modeline dayanır.             

Hail, izleyicilerin potansiyel olarak üç farklı şeklide medya içeriklerini okuyabileceğini (değerlendireceğini) öne sürmüştür.
  • Egemen hegemonik okuma: Metinde oluşturulan anlamı kabul ederek okumadır. 
  • Müzakereci okuma: İzleyici/okuyucu bu defa metindeki anlamın bir bölümüne katılırken bir bölümüne katılmaz. 
  • Muhalif ya da karşıt okuma: Metnin, metindeki anlama tamamen karşı çıkılarak okunmasıdır.
Post Modern Yaklaşım

Jean Baudrillard, medyanın imge/gösterge ve gerçeklik arasındaki farkı silikleştirici bir rol oynadığını vurgulamıştır.

İmgeler gerçekten simgeledikleri şeylerden ayrılmış, post-modern dönemde imgenin gerçeklikle hiçbir ayrılmış, post-modern dönemde imgenin gerçeklikle hiçbir bağı kalmamıştır.

Haber ve eğlence arasındaki farkın belirsizleşmesi gibi medya içeriğnde bir bulanıklık rahatlıkla gözlemlenmektedir.

Bir imge/gösterge bombardımanına tutulmaktadır. İnsanların gerçekliği değil oradaki imgeyi görmesine ve hemen ardından gelen değil oradaki imgeyi görmesine ve hemen ardından gelen yeni imgeyle bir öncekini unutmasına neden olmaktadır.

Göstergeler bir bilgisayar oyunu ya da film kadar etki ancak bırakmaktadır. Baudrillard'a göre sıradan insan, medyanın sayısız ve anlamsız mesajı karşısında pasif bir durumdadır. Bu ayın zamanda izleyiciye, mesajları reddetme ve özümseme gücü vermektedir.

Marshal McLuhan’a (1911- 1980) göre elektronik medya, özellikle de televizyon, bütün dünyayı bir araya getirmiş ve dünyayı bir “küresel köy” şekline sokmuştur.

Ona göre, "televizyonu içindeki programlara bakarak analamaya çalışmak, 15. yy matbaasını Gutenberg'in İncil'ini okuyarak anlamaya çalışmak kadar sonuçsuzdur" der. 

Feminist Yaklaşımlar 
Ataerkil hegemonyanın medyada önemli rol oynadığını savunur.

Medyanın Sahiplik Yapısı ve Üretim Süreci

Medya ona sahip olanlar ve onu kontrol edenlerin sınıfsal çıkarlarını meşrulaştıran "yanlış bilinç" üretmektedir. Yanlış Bilinç hakikatı gizleyen, böylece bireyin kendi gerçekliği hakkında yanıltılmasını sağlayan düşünme ve gerçekliği anlama biçimidir. Herman ve Chomsky, "propaganda modeli" adını verdikleri yaklaşımlarında özel mülkiyet altındaki medya kurumlarını sınıf tahakkümünün araçları olarak nitelendirirler.

Deregülasyon: Bu kavram her ne kadar “kuralların kaldırılması” demek olsa da esas olarak 1970’Ierden itibaren kamu yayıncılığı tekellerinin ortadan kalkması ve özel radyo/televizyon yayıncılığının yaygınlaşması yönünde kuralların değiştirilmesi sürecini anlatmak için kullanılmaktadır.

Infotainment Olgusu : Infotainment kavramı, belirli medya içeriklerini tanımlamak için İngilizce enformasyon, bilgi (info-rmati-on) ve eğlence (enter-tainment) sözcüklerinden 1980’Ii yıllarda türetilmiştir.

Infotainment ve tabloidleşmeye görece olumlu yaklaşan ve daha çok kültürel çalışmalar perspektifinden hareket eden akademisyenler ise politik olannı popüleştirilmesiyle politikaya karşı kayıtsız kalmayı seçen izleyicilerin ilgisinin yeniden bu noktaya çekilebileceğini belirtir. 

Reklamcılığın - Reklam Verenlerin Gücü, Paranın Sansürü :  Medya, artık tüketicinin ilgisine göre değil reklamcıların gereksinimlerine göre şekillenmektedir. Murdock’a göre reklamcılığın önemi, tüketici egemenliği fikrini tersine çevirmiştir. Vincent Mosco bu duruma ‘Tüketiciler pasif değil ancak üreticiler de aptal değiller.” şeklinde yorum getirmiştir.  

Medya ve Küreselleşme

Modernleşme Teorisi : Geri kalmış ülkelerin gelişmiş ülkelerle aynı yolu izleyerek gelişebilecekleri düşüncesi.

Neo Kolonyalizm : Sömürgeci güçlerin geri çekilirken arkalarında bıraktıkları, siyasal sistemleri, dilleri, değerleri ve yaşam tarzlarıdır. 

Kolonyalizm emperyalizmin bir türü ise buna kültürel emperyalizm denilebilir.

Çok bilgi, kalitesiz bilgiyi beraberinde getirmiştir. Örnek : Magazinleşme

Ne tamamen batılı nede yerel kültür ise Melez kültürdür.
Genel olarak küresel medya pazarında 7 çok uluslu şirketin hakimiyeti mevcuttur :
  • AOL/Time Wagner
  • Disney
  • Sony
  • New Corporation
  • Viacom
  • Vivendi
  • Bertelsmann
İnternet, adem-i merkeziyetçidir. İletişim tek değil iki yönlüdür. Irk, sınıfsal vb. farklılıkları yok sayar.

Nettaşlık : Küresel Internet uzamının üyesi olma durumudur.

Kullanıcı, edilgen bir konumda bulunmamakta; kullanıcının etkin olarak hareket edebilmesi mümkün olmaktadır.

Başta Internet olmak üzere dijital ortama erişim ve faydalanmada dünyadaki insanlar arasında oluşan uçuruma literatür de dijital bölünme denir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Copyright 2013-2017 | İbrahim BAYRAKTAR /dev/null Web Günlüğü