10 Ocak 2014 Cuma

Toplumsal Tabakalaşma ve Eşitsizlik

FELSEFE Ders Notları
Sosyal Bilimlerde Temel Kavramlar 


  • Sosyolojide Toplumsal Tabakalaşma ve Eşitsizlik kavramları toplumda gruplar ve bireyler arasında var olan eşitsizlikleri tanımlamak için kullanılır.
  • Toplumun üyeleri arasında ekonomik, siyasi ve sosyal fırsatlara erişim açısından bir farklılık bulunmadığı kimsenin diğerine göre daha az eşit olmadığı sosyal adaletin tüm bireyler arasında sağlandığı "eşitlikçi" bir toplum daima erişilecek bir hedef olmuştur.
  • Toplumsal Tabakalaşma ve Eşitsizlik kavramlarında dönüm noktası 1789 Fransız Devrimi ve kapitalist toplumdur. Kapitalizm öncesi toplumlarda da eşitsizlikler var olmakla beraber bu eşitsizlikler "doğal ve kaçınılmaz yada mutlak" kabul edilmiştir.
  • Daha önceki egemenlerin öne sürdüğü soy ve ırka dayalı eşitsizlikler yerine Fransız Devrimi'nin insanlığa sunduğu özgürlük, eşitlik ve kardeşlik ilkeleri evrenselleşmiş ve kayıtsız şartsız eşitlik çok önemli bir insanlık değeri olarak meşruiyet kazanmıştır.
  • İmtiyaz toplumdaki insanların elde etmek istedikleri özenilen ancak herkesin ulaşamayacağı fırsatları anlatmak için kullanılır. Ekonomik fırsatlara ulaşabilen kişiler aynı zamanda siyasi ve sosyal gücede ulaşabilir ve bu anlamda imtiyazlı olabilir. Ancak "prestij" kavramı toplumda önem verilen ve kültürel ve sosyal olarak anlamlı özellikleri işaret etmektedir.
Tarih İçinde Tabakalaşma
  • Kölelik Sistemi : Bir insanın diğer insanın üzerindeki mülkiyet hakkını tanımlayan en aşırı eşitsizlik.
  • Kast Sistemi: Tür, renk [Brahmin (din), Kashtriya (asker), Vaishya (tüccar), Shudra (işçi)] Orta Çağ'da özellikle Hindistan'da geçerli Hindu Felsefesi, din, töre, gelenek ve mesleki ayrımlara dayalı bir tabakalaşma biçimidir. Kast ifadesi ispanyol gemicilerin bu tür toplumlara verdikleri isimdir.
  • Feodalite: Soylular, serfler, din adamları...Feodalite'de topraklar kral tarafından soylular arasında dağıtılır. Toprakların alanı ve kullanımı hakları yasal olarak tanımlanır. Toprak da soylu derebeyi tarafından üzerinde yaşamakta olan serf aileleri arasında toprağı ekilmesi amacıyla dağıtılır. Soylular üretimden ve vergileri toplamaktan sorumludur. Serfler ise toprakta çalışarak vergilerini ürün olarak vermek ve askerlik yapmakla sorumludurlar.
  • Sosyal Sınıflar: Ekonomik kaynaklara aynı uzaklıkta yada yakınlıkta olan, üyelerinin siyasi güç ve iktidara erişebilirliği, toplumsal yaşam tarzları ve tercihlerinin birbirine benzediği, büyük bir topluluk kesiti olarak tanımlanabilir.
Sanayileşmiş ve ekonomik olarak gelişmiş toplumlarda üç sosyal sınıftan söz edilebilir :
  1. Üst Sınıf : Gayrimenkul ve menkul sahipliği, işveren, sanayici veya üst düzey yönetici
  2. Orta Sınıf (beyaz yakalılar) : Masa başı iş yapan, profesyonel mesleklere sahip olanlar, devlet görevlileri...
  3. Alt Sınıf (mavi yakalılar) : İmalatta çalışan işciler, el emeği ile çalışanlar, devlet görevinde daha alt ücretli işlerde çalışanlar.
  • Sosyal sınıflar kanunla ya da dinsel açıklamayla oluşturulmaz. 
  • Kazanılmış bir konum olabilir. 
  • Ekonomik temelli farklılıklara dayanır. 
  • Formal ilişkiler içinde belirlenir.
Toplumsal tabakalaşma Kuramları 

Karl Marx
  • Sosyal sınıf kutuplaşmayla oluşur. 
  • Sınıfsal mücadele vardır. 
  • Mülkiyet ilişkileri üretim araçlarının kontrolüne dayalıdır. 
  • Sınıf çelişkisi çözülemez.

Max Weber
  • Sosyal sınıf ve statü; politik parti tabakalaşmasının boyutlarıdır. 
  • Sosyal sınıf ekonomik çıkarlara ve zenginliğe bağlıdır. 
  • Pazar ilişkileri içindedir. 
  • Bireyin yaşam fırsatlarını belirler. 
  • Mülk sahipliği ön plandadır. 
  • Sosyal statü; şan,şeref,ünvandır. 
  • Partiye üye olmak ayrıcalık sağlar.

Weber'in tabaklaşma kuramında üç kavram önemlidir : 
İktidar-Güç, Egemen ve Üstün olma, Toplumsal Eylem


Yapısal İşlevselci Okul - T.Parsons, K.Davis ve W.E Moore

Tabakalaşma tarihten bağımsızdır ve o anda var olan toplumdadır. İhtiyaçlara göre işlevler belirlenir. Bütünü oluşturan parçalardır. Her türlü yeteneğe ihtiyaç vardır. Bazı işlevler diğerlerinden önemlidir. Herkesin farklı yetenekleri bulunur. Eğitim fedakarlıktır. Eğitime yüksek ödüller verilirse hevesli olurlar. Herkes aynı işi yapamaz.

E. O. Wright 

  • Karl Marx’ın sınıf kavramını modern topluma uygulamıştır.
  • Küçük burjuva sınıfı ile 3 sınıftan oluştuğunu söyler.

Toplumsal Hareketlilik 

  • Aile mesleğindeki değişikliktir. 
  • Yukarı hareketlilik modern toplumda, aşağı hareketlilik ilkel toplumda görülür. 
  • Yukarı hareketlilik konum değiştirme ve liyakattir. (D.V. Glass)

Kesişme Modeli: İş yaşamı odaklı işçilik gitmiş, tüketim odaklı yeni bir toplum gelmiştir. Sosyal sınıf, etnik köken, toplumsal cinsiyet eşitsizliklere neden olmuştur.

Pierre Bourdie

  • Sosyal sınıfların belirlenmesinde hobilere bakılmalı. 
  • Ölçek geliştirmede ilk çalışmayı yapmıştır.
  • Toplumsal sınıfların belirlenmesinde yaşam tarzı, tüketim, hobiler gibi farklı zevklere hitap edebilen konuların çalışılması gerektiği üzerinde durmakta ve ekonomik, sosyal sermaye, kültürel sermaye ve sembolik sermaye gibi dört yeni değişkenin eski sınıf analizlerindeki meslek , gelir, eğitim değişkenlerinin yerini alması gerektiğini savunmaktadır.

Baumann: Tüketimden dışlanmışlık.

  • Kast sisteminin meşruluğu ikinci hayat inancıyla olmaktadır.
  • Orta sınıfta imaj ve markaya düşkünlük vardır.

  • Mutlak Yoksulluk : Hanelerin ve bireylerin asgari geçim standardının altına düşmesini ve hesaplanmış yoksulluk sınırının altına düşenleri tanımlar.
  • Göreceli Yoksulluk : Konfora ve iyi yaşam koşullarına sahip olmanın olanaksız ve son derece kısıtlı hale gelecek kadar yatersiz kalması olaran tanımlanır.

Siyaset

FELSEFE Ders Notları
Sosyal Bilimlerde Temel Kavramlar 

Siyaset
  • Siyaset sadece ortak yaşamı mümkün kılan kurallarla ilgilenmez, aynı zamanda toplum halinde yaşamanın gerektirdiği kararlar ve karar alma süreçleri ile de ilgilenir.
  • Kimlerden ne kadar vergi alınacağı, bu vergilerin ne kadarına yol, su, elektrik gibi altyapılarına ne kadarının  harcanacağı, sosyal harcamalara, kamu yatırımlarında önceliğin hangi alanlara ve hangi bölgelere verileceği siyasetin ilgilendiği kararlar ve karar alma süreçlerinin başında gelmektedir.
  • Siyaset bir kez olup biten bir durumdan çok bir süreç olup, ortak kuralları birkez koyduktan sonra süreç sona ermez. Siyaset sürekli yenilenen ittifaklar yapma sanatıdır.
  • Her toplumsal kural siyasetle ilgili değildir. Ahlak, örf ve adet kurallarının ihlali halinde devreye bir ötorite girmez, toplumsal baskıya güvenilir.
  • Toplumsal hayatın doğasında çatışma olgusu yatar. Siyaset bu çatışmayı kontrol altında tutmaya ve düzenlemeye gayret gösterir.
Thomas Hobbes: "İnsan insanın kurdudur."
Hobbes bu sözüyle toplum halinde birarada yaşayan insanlardan bahsettiğimizde, birbirinden çok farklı, kıt olan maddi kaynaklarla birlikte manevi duygusal veya statüye ilişkin değerler içinde birbiriyle mücadele eden insanlarla gelir. Eğer mücadele sürecinde herkesin uyması gereken ortak kurallar olmazsa güçlü olanın hiç bir sınır tanımadan güçsüzü ezdiği bir kaos ve kargaşa durumundan bahsetmektedir.
 
Siyaset Biliminin Temel Kavramları ve Siyasal İdeolojiler
  • İktidar: Muhalefete rağmen yaptırım gücü olan. İktidar, bir kimsenin kendi istediğini bu talebe yönelik muhalefetin varlığına rağmen yaptırabilme gücüdür.
  • Meşruiyet: Osmanlıca "şer" kökünden gelir. Temel yasa olan "Şeriat"'a uygunluğu ifade eder. İktidara itaat etmeyi normal, olağan, olması gereken bir eylem olarak gösterebilmek demektir.
  • Devlet : Bölünmez, devredilemez egemen olan güç. Hukuki olarak egemenlik ve ülke sınırları içinde hakim olan kendisinde başka sınırlama kabul etmeyen herkesi bağlayan kararlar alan en üstün güç.
  • Egemenlik: Siyasal gücü ifade etmeye yarayan soyutlamadır.
  • Ulus-Devlet ve Küreselleşme: Modern toplumlarda devlet, ulus-devlet olarak nitelenir. Modern devletlet kendilerini bir ulus ile özdeşleştirirler. Devlet ulus egemenliğinin soyut tezahürüdür. Küreselleşmenin ulus-devletin sonunu getireceği iddia edilmiştir. Teknolojinin gelişimi küreselleşmenin hızını etkileyen dinamik bir hüviyettir.
  • İdeoloji: Düşünceleri inceleyen bilim (Tracy) Üst düzey siyasal aktörlerin sıradan insanları siyasete çekmesini kolaylaştırır. İdeoloji kelimesi ilk kez Fransız Destut de Tracy tarafından "düşünceleri inceleyen bilim" anlamında kullanılmıştır. Karl Marx ideolojiyi sınıf ve sömürü gerçekliğini gizlemek için egemenler tarafından oluşturulmuş düşünceler anlamında kullanmıştır. İdeolojiler insanları siyasal eyleme yani siyasete katılmaya çağırır. İdeoloji kısa, basit ve anlaşılır bir biçimde sıradan insanların duygularına hitap etmektir.
  • Liberalizme göre; güçlü ama sınırlı devlet olmalı. Liberal ideolojinin öne çıkardığı temel değer birey ve bireyin özgürlüğüdür. Birey özgürlüğüne en büyük tehdit devletten gelir, ancak liberalizm devletsiz bir toplum düşünmez. Liberalizm için devlet "gerekli şeytan"'dır.
  • Sosyalizm ekonomik eşitlik, paylaşma, kardeşlik, topluluk ve kolektif mülkiyet gibi değerleri öne çıkarır. Sosyalizmde Liberalizm gibi aydınlanma düşüncesinin ürünüdür. Karl Marx sosyalizm tarihinde dönüm noktasıdır. Marx'dan önce kaynakların eşit dağildığı eşitsizliklerin olmadığı bir toplum hayali kuran ütopyacı sosyalistler vardı.
  • Muhafazakarlık toplumu değiştirmeye çalışmadığı için ideoloji değildir. Özel mülkiyet kutsal değildir fakat çok önemlidir. Edmund Burke muhafazakarlığın babası  sayılmaktadır. Tezlerini Fransız Devriminin eleştirisi üzerinden açıklamaya çalışmıştır. Muhafazakarlara göre aklın gücü abartılmamalıdır. İnsan aklı mükemmel olmayacak kusurlu bir yaratıktır, bu nedenle toplumda hiç bir zaman mükemmel ve kusursuz olmayacaktır.
  • Sosyal Demokrasi; işçi sınıfının, devirmek yerine siyasetle kapitalizmi yenmesini anlatır. Kaynağında sosyalizme barışcı parlamenter yollardan geçme fikri yatar.
  • Faşizm bir ulus yada ırkın üstünlüğünü vurgulayan, devleti öne çıkaran otoriter bir 20.Yüzyıl ideolojisidir. Liberal değerler demokrasi ve aydınlanma düşüncesi karşıtlığı öne çıkmaktadır. Kesif propaganda ve acıtasyon faşizmin temel özelliğidir.
  • Milliyetçilik Her milletin kendi devletine sahip olması gerektiğini ifade eder. Devlet hakim milleti temsil eden bir kurum olarak milli kimlik ile örtüşmelidir. Devletin sınırları içinde mümkün olduğunca tek bir millet yaşamalıdır düşüncesi hakimdir. 

Adli Psikoloji

FELSEFE Ders Notları
Psikolojiye Giriş
Adli Psikoloji

Hukuk ve psikolojinin kesişim alanında yer alan adli psikoloji için adalet psikolojisi suç psikolojisi eş anlamlı olarak kullanılan terimdir. 

Türkiyede Adli Psikolojinin Tanımı: Hukuk davaları ve ceza davalarında yasaların uygulanmasında cezaların düzenlenmesinde ve infazında psikolojinin bilimsel bilgi ve yöntemlerinin kullanıldığı psikolojinin bir alt dalıdır. Adli psikoloji insanların yasalar yasaların insanlar üzerindeki etkilerini inceleyen bilim dalıdır.

Adli Psikolojinin Tarihi

İlk defa 1505’te İngiltere’de delilik nedeniyle bir ceza yargılamasında beraat kararı verildi. Ancak ceza davalarında davalının akıl sağlığının yerinde olmamasının cazai sorumluluğu ortadan kaldırdığına dair bir prensibin kabulu 1843 yılında McNaughten davası olarak bilinen davada gerçekleşti.

1896’da Leipzig’de bir mahkemede Von- Schrenk- Nortzing ilk defa “ adli psikolog” rolü ile katkı sunmuştur. 
 
W. Marston ise 1915’te yalan söyleyenlerin sinir sistemlerinin işleyişinde uyarılmaya bağlı bazı değişiklikler olduğu fikrinden hareketle ilk poligraf ( yalan makinesi) prototipini icat etti. Yine 20. yy. başlarında K. Marbe ABD’de ilk defa bir hukuk mahkemesinde, bir makinistin treni durdurabilmesi ile tehlikeyi gördüğü süre arasında belli bir zaman aralığı olabileceğine dair uzman bilirkişi görüşünü sundu. Ceza davaları dışında ilk defa adli alanda psikologlardan faydalanılması da bu dava ile gerçekleşmiş oldu.

Bu alanda bilimsel çalışmalar II. Dünya savaşı sürecinde yavaşlamıştır.
 
1990'lardan itibaren aile mahkemeleri,çocuk mahkemeleri,denetimli serbestlik büroları ile koruma kurullarında ceza infaz kurumlarında psikologlar uzman olarak görev yakmaktadır.

8 Ocak 2014 Çarşamba

Klinik Psikoloji

FELSEFE Ders Notları
Psikolojiye Giriş
Klinik Psikoloji
 
Klinik psikoloji, bireyin duygusal, bilişsel, davranışsal ve psikolojik sıkıntılarını ve zorlamalarını anlamak, bunların gelecekteki seyirlerini yordamak ve hafifletmek amacıyla bilimi, teoriyi ve uygulamayı birleştiren psikolojinin alt alanıdır. Bu alanda uzman psikologlara ise, klinik psikolog denilmektedir.

Birbiriyle Yakından İlişkili Ruh Sağlıgı Uzmanlık Alanları

Psikiyatr: Tıp Fakültesinden mezun olduktan sonra psikiyatr alanında uzmanlaşan hekimdir. Psikiyatr anormal davranısların tedavisinde ilaç kullanmakla, fiziksel hastalıkları tedavi etmekte ve inceleme yapmakta yetkili tıp hekimlerinden oluşan alandır.

Psikolojik Danışman: Normal ve orta düzeyde sıkıntı ve uyum problemi yaşayan birey yada gruplarla çalışan meslek grubudur. Psikolojik Danışma ve Rehbetlik Bölümlerinden mezun olanlar bu alanda hizmet vermektedir.

Sosyal Hizmet Uzmanı/Sosyal Hizmet Çalışanı: Ekonomik, sosyal ve kültürel yönden sıkıntı içinde bulunan kişi grup yada toplulukların sorunlarını tanımaları , sahip oldukları olanakları kullanmaları cevredeki olanakları araştırmaları ve yararlanmalarına yönelik hizmet veren uzmandır.Sosyal hizmet bölümlerinden mezun olan bu meslek grubu çalışanları psikolog ve psikiyatrdan farklı olarak daha cok aile ortamı , çalışma koşulları okul ortamı yada sosyal çevrede çeşitli düzenlemeler yaparak bireylerin sorunlarının azaltılmasına katkı sağlar.

Sağlık Psikologları: 4 yıllık lisans eğitiminden sonra sağlık psikolojisi alanında yüksek lisans yaparak uzmanlaşan meslek grubudur. Temel çalışma alanı olarak hastalıkların önlenmesi, iyi sağlık koşullarının yaratılması geliştirilmesi ve devam ettirilmesi yada tıbbi rahatsızlığa sahip kişilerin tedavi edilmesine yönelik araştırma ve uygulama yapar.

7 Ocak 2014 Salı

Sosyal Psikoloji

FELSEFE Ders Notları
Psikolojiye Giriş
Sosyal Psikoloji

Sosyal psikoloji; insanı özelliklede başka insanlarla ilişkileri bağlamında anlamaya çalışır. Hayatın insana dair her yönü hakkında söyleyecek sözü olan çok geniş ve zengin bir bilim dalıdır. Klinik psikolojisi,psikolojik sorunları olan insanları anlamak ve tedavi maksadını taşır. Sosyal psikoloji ise daha genel olarak ''normal'' insanı anlamak arzusundadır. 

Sosyal Psikolojinin Kısa Tarihi

Alanın tarihçesini biçimlendiren en önemli olaylardan biri, Hitler Almanyasından kaçan çok sayıda sosyal psikologun 1930 ve 40'lı yıllarda Amerikaya yerleşip buradaki üniversitelerde başarılı çalışmalarda bulunması olmuştur. Nazizm ve Faşizm akımlarının psikolojik kökenlerini anlama arzusu ve 2.Dünya savaşının gerekleri bu dönemde alanın sorduğu sorular üzerinde etkili oldu. Bugün sosyal psikoloji psikolojinin değişik alt dallarda içinde en dinamik olanlarından biridir ve sosyal psikologlar dinden politikaya aşktan önyargıya saldırganlıktan işbirliğine insana dair akla gelebilecek her konuyu anlayıp anlatmaya çalışırlar.  

Sosyal Psikolojinin İki Temel İlkesi

Sosyal psikologlara çalışmalarında insan doğasına dair bazı temel varsayımlar eşlik ve rehberlik eder. Bunlardan birincisi insanların dünyayı olduğu gibi değil kendi oldukları gibi görmeleridir. Gerçekliği algılayışımızda dışarıdaki objektif dünya kadar kendi benliğimizin de rolü vardır.

Sosyal psikologların kendilerine düstur kabul ettikleri ikinci ilkeyse sosyal etkinin çok yaygın ve güçlü olduğudur.

İnsanlar Ne İster?
  • Hayatımız üzerinde hakimiyet sahibi olmak. Bu güdü bizi kendimizi başkalarını ve hayatın bizimle alakalı kısımlarını en doğru biçimde anlamaya ve bu bilgiyi kendi lehimize kullanıp hayyatta arzuladığımız noktalara gelmemizi sağlamayıa sevk eder.
  • Sevmek , sevilmek, ait olmak. Başkalarıyla yakın ilişkiler içinde olmak,onlar tarafından kabul görmek...
  • Benliğimizi değerli görmek. İyi düzgün sevilesi bir insan olduğumuza bir anlamda varoluşumuzun ''doğru'' olduğuna inanmak. Ortalamanın üstü etkisi: Araştırmalar insanların çogunun kendilerini okul başarısı, iş performansı, zeka, popülerlik, sportiflik, liderlik, araba sürme becerisi ve daha pek çok konuda ortalamanın üstünde gördüğünü belgelemektedir. Çoğunluğun ortalamanın üstünde olması istatistiki açıdan mümkün olmadığından bu olgu benliğimizi degerli görme ihtiyacımızın bir uzantısı olarak görülür.

Copyright 2013-2017 | İbrahim BAYRAKTAR /dev/null Web Günlüğü