12 Aralık 2013 Perşembe

Eski Mısır Tarihi ve Uygarlığı

FELSEFE Ders Notları
Eski Mısır Tarihi ve Uygarlığı

Mısır Çoğrafyası
Nil Vadisinde gelişmiştir. Kuzeyde Delta Bölgesinden Güneyde Assuan'daki birinci çağlayana kadar uzanıyordu. Mısır, kuzeydeki aşağı Mısır (Nil Deltası) ve güneyde vadi boyunca uzanan yukarı Mısır olmak üzere iki ayrı bölümden meydana gelmektedir. Batı ve doğuda çöllerle, kuzeyde kıyıya paralel uzanan sıradağlarla ve güneyi çağlayanlarla çevrilidir.

Mısır Tarihi
Paleolitik (Eski Taş Çağı) Çağ'dan beri insanlar yaşamaktaydı. İklim daha nemli ve günümüz ekvator iklimine daha yakındı. Yeni Krallık döneminde yerleşmiş bir geleneğe göre İ.Ö 3000 yıllarında Menes adlı efsanevi kral  o zamana kaar ayrı krallıklar olduğu düşünülen Aşağı ve yukarı Mısır'ı birleştirmiştir. Menes'in gerçekten yaşadığı tartışmalıdır. Ülkenin birleşmesinden önceki döneme ait belgeler vardır. Güney Mısır'ın başkenti olduğu sanılan Hierakonpolis'te Kuzey Mısırlılarla savaşırken betinmlenmiş Akrep adlı bir kralı gösteren anıtlar bulunmuştur.

Erken Devir (İ.Ö 3000-2650) 1. ve 2. Sülaleler : Yukarı Mısır'daki Abidos, Aşağı Mısırdaki Memfis ve Orta Mısırdaki Tinis kentleri sülalelerin oturduğu kentlerdir. Erken devir sonlarında Mısır sınırları güneyde Birinci Çağlayan'a kadar uzanmıştır. Bu dönemde Mısır devlet yönetimi oluşturulmuş ve yüzyıllarca kullanılacak olan krallık modeli geliştirilmiştir. Ayrıca hiyerogli yazı bu dönemde geliştirilmiştir. Klasik Mısır sanatı ortaya çıkmıştır.

Eski Krallık (İ.Ö. 2650-2134) 3. ve 4. Sülaleler : 3. Sülalenin 2. kralı Cose (İ.ö 2630-2611)'in veziri İmhotep tarafından yapılan basamaklı piramit firavun mezarlarının ilk görkemli örneğidir. İmhotep aynı zamanda baş heykeltraşdı. Büyük saygı gören İmhotep Yunan-Roman döneminde de şifa dağıtan tanrı olarak tanınmıştır. 4.sülale firavunları Keops  (İ.Ö 2551-2528), Kefren (İ.Ö. 2520-2494) ve Mikerinos (İ.Ö. 2490-2472) Gize'de yaptırdıkları piramitler Mısır'ın meşhur anıtlarıdır. Sülalenin diğer firavunlarından Racedef (2528-2520) piramit yaptırmıştır. Sakkaradaki basamaklı piramidin karşısında Güneş Tanrısı RA için anıtsal bir tapınak yaptırmış ondan sonra gelen beş kralda bu tür tapınak ve piramitler  yaptırmaya devam etmişlerdir.Eski krallık zamanında topraklar güneyde aşağı Nubya Kuzeyde Sina yarımadasına kadar uzanıyordu.Ancak 6.sülalenin son firavunu II.Pepi döneminde bir gerileme dönemi yaşanmış 7. ve 8. sülaleler zamanında (İ.Ö. 2150-2134) başa geçen firavunlar otoriteyi kaybetmişlerdir.

Orta Krallık (İ.Ö 2040-1640) 11-14. Sülaleler : Teb Kenti bu dönemde merkez olmuştur. 11. Sülale firavunlarından Tebli II.Mentuhotep (İ.Ö 2061-2010) yöresel beylerle anlaşmış onların desteği ile ülkenin birliğini yeniden sağlamıştır. 13. Sülale döneminde başa geçen 70 kadar kral kısa sürelerle tahtta kalabilmişlerdir. Mısır sınırlarındaki hakimiyetlerini kaybetmeye bu dönemde başlanmıştır. 17. yüzyılda Hiksoslar, Nubyalılarla ittifak yapmışlar Nubya sınırındaki kaleler Mısırlılarca terkedilmiş Orta Krallığın başkenti Lişt'de istila edilmiştir. 15. ve 17. sülaleler sonrası (İ.Ö. 1640-1550) İkinci ara dönem olarak adlandırılır.

Yeni Krallık (İ.Ö 1550-1070) 18. ve 20. Sülaleler : Bu dönem I.Ahmose'nin Hiksosları yenip Mısır'da siyasal birliği yeniden kurmasıyla başlar. Hiksos istilası ile sarsılan Mısır Yeni dönemde pek çok ülkeyi fethetmişlerdir ve büyük bir imparatorluk kurmuşlardır. 20. Sülalenin son krallarının hepsi Ramses adını almışlar ve ülkenin kötü gidişini durdurmaya çalışmışlarsada başarılı olamamışlardır. IV.Ramses zamanında (İ.Ö. 1163-1156) Filistin, Suriye ve Nubya egemenliği kaybedildi. Libyalıların saldırıları durdurulamadı.Kral mezarları ve tapınak depoları halk tarafından soyulmaya başlandı. 

Geç Dönem (İ.Ö. 712-332) 25. ve 31. Sülaleler : Firavunların egemenliğinin son bulmasıyla İ.Ö 8.Yüzyılın ortalarında güney Mısır Nubya kökenli kuşiler tarafından kontrol edilmeye başlandı. Bu hanedan kralları kendilerini firavunların halefi olarak gördüler. İ.Ö. 727 yılında kral Piankhi kuzeye doğru ilerledi Delta bölgesini alarak 25.Mısır sülalesini kurdur. İ.Ö. 332-323 tarihleri arasında Büyük İSKENDER İmparatorluğuna İskender'in ölümünden sonra komutanlarından I.Potelemaios tarafından kurulan Potelemaioslar Devleti'ne bağlanmış İ.Ö 30 yılında Roma tarafından ortadan kaldırılmasından sonra Roma eyaleti (Aegyptus) haline gelmiştir. Bizans sornası İ.S 640'larda Arapların eline geçmiştir.

Ölü Kültürü, Mumyalama ve Yazı

Nil Nehri'nin düzenli taşkınlıkları ve geri çekilmesi Mısır'da ölü kültünün doğmasında etkili olmuştur. Mısırlılar ekinin kuruduktan sonra tekrar yeşermesini gözleyerek bu sürecin insanlar için de geçerli olduğunu, yani insanın fiziki yaşamının ölümden sonra da devam edeceğine inandılar. Bu ölümle yaşam arasındaki sınır onların firavunları için görkemli mezarlar, yani piramitler yapmalarını sağlamıştır. Firavunların öbür dünyaya geçişine de önem verdikleri için onları mumyalamışlardır. Mumyalamanın ilk izlerine Hierakonpolis mezarlığında rastlanmıştır.

Mısırlılara ait ilk yazı örneklerine de Hanedan Öncesi Dönemi mezarlıklarının üzerinde rastlanır. Bu durum bize yazının Mısır'da ölü kültüyle ilişkili olarak geliştiğini gösterir. Mısır yazısı sembollerden oluşuyordu. Bu semboller bazen bir heceyi, bir kelimeyi hatta bir cümleyi bile ifade edebiliyordu. Bu nedenle Mısır yazısında sembollerin sayısı 700 civarındadır. Şiir ve düz yazı halinde din, hukuk, hikaye, efsane gibi pek çok edebi eser yazılmıştır. Yazı malzemesi olarak taş, tahta, deri ve papirüs kullanılmıştır. Papirüs bitkisi, Nil kıyısındaki bataklıklarda çokça yetişen bir bitkiydi.

Piramitler, Saraylar ve Tapınaklar
Piramitler dünyanın tek ayakta kalan yedi harikasından biridir. Piramitlerin en büyüğü Firavun Keops'un kendisi ve karısı için yaptırdığı Gize'de yer alan Keops Piramidi'dir. Bu piramidin inşası için iki milyon üç yüz bin taş blok kullamılmıştır. Herodotos'a göre bu piramidin tamamlanması 20 yıl sürmüştür. Piramitin inşasında çalışanlar köleler değil, ziraatla uğraşan Mısırlı yerli halktır. Bu nedenle, ziraat işlerinin yoğun olmadığı zamanlarda inşaat yapılabiliyordu. Eski Krallık Dönemi'nden sonra ise piramit yapımı durmuştur.

Sanat ve Bilim
  • Mısır Uygarlığı'ndaki heykeltraşların ve ressamların birçok eseri günümüze kadar ulaşmıştır. Ancak sanatçıların adları bilinmemektedir. Bu eserler daha çok Orta ve Yeni Krallık Dönemi'nden kalmadır. Maden, taş, tahta, fildişi gibi malzemeleri kullanmışlardır. Heykeltıraşlık alanında firavun büstleri özellikle ilgi çekicidir. Heykeltıraşlar ve ressamlar devletin desteğini almışlardır.
  • Gökyüzünü izlemişler ve böylece yön tayini, mevsim bilgileri, zaman geçişini hesaplama gibi konularda bilgi sahibi olmuşlardır. Bugün kullandığımız Güneş'e dayalı takvimi yapmışlardır. 365 günün 10 aya bölünmesiyle oluşan 5 günlük farkı da bayram günleri olarak kutlamışlardır.
  • Sel sularını kontrol etme ve sulama sistemleri oluşturarak matematik ve geometri bilgilerini ilerletmişler ve piramitlerin inşası neticesiyle ilk defa Pi Sayısı'nın tam değerini bilen bir formül bulmuşlardır.
  • Mumyalama tekniği sayesinde Mısırlılarda tıp bilimi çok gelişmişti. Ayrıca piramitlerin inşası sırasında yaşanan kazalar da bu bilimin gelişimine katkı sağlamıştır.
  • Mısırlılar müzik bilgisine de sahiptiler. Yedi sesli notayı icat etmeseler de onu kullanmasını biliyorlardı. Bunu bize kadar ulaşan kabartma resimlerde görüyoruz.
Eski Mısır'da Din
  • Mısırlılar çok tanrılı bir dine sahiptiler. Firavunları için Osiris ayinleri yaparlardı. Osiris, Doğa Tanrıçası Isis'in kocasıydı. Onlar, doğanın doğumunu ve ölümünü temsil ediyorlardı. Tapınağı Abidos'ta bulunan Osiris firavunla özdeştirilmişti. Piramitlerin iç duvarlarındaki resimlerde de firavuna Osiris denilmiştir. Mısır'ın tanrı ve tanrıçalarının her biri bir hayvanın adını taşıyor ve adlarını taşıdıkları hayvan biçiminde gösteriliyordu.
  • Firavun Akhenaton'un Mısır'da Tek Tanrılı Din Kurma Çabası
  • 4.Amenofis, diğer tanrı ve tanrıçaları dışlayarak, Mısır'da tek tanrılı bir din inancı yerleştirmek istedi. Amenofis'e göre Heliopolis'in baş tanrısı olan Aton-Ra (Güneş Tanrısı) tek bir tanrıydı ve firavunun babasıydı. Akhenaton yani Aton'un Işığı adını alan firavun hükümdarlığı süresince diğer tanrılara ait tapınakları kapattırmış ve her yere Aton tapınağı yaptırmıştır. Bu tapınakların en büyüğü Tebes'in kuzeyindeki Tel-El Amarna'da yapılmıştır. Diğer tanrıların rahipleri ise bu duruma güçlü bir direniş göstermişler ve bu uygulamının daim olmasına izin vermemişlerdir. 4.Amenofis'in ölümünden sonra tahta çıkan Tutankamon bu rahiplerle anlaşarak Aton rahipliğini bırakmış ve eski dinsel merkez Tebes'e taşınmıştır. Tebes'te Tanrı Amon'un kültürü egemendi.
Eski Mısır'da Toplumsal Yapı
  • Yeni Krallık Dönemi'nde Mısır'da bürokrasi ayrıcalıklı bir sınıf oluşturmuştu. En önemli makamlardan birisi katiplikti. Katipler bir okul sistemi kurmuşlar ve soyluların eğitimiyle ilgilenmişlerdir. Eğitim ise dil ve hitabet üzerineydi. Diğer güçlü kesim ise rahiplerdir. Ancak katipler zorunlu askerlikten muaf iken, rahipler değildi. Yine de rahiplerin ayrıcalıklı bir konumu vardı.
  • Sulu tarım yapan halkın kendilerine ait arazileri vardı. Özel mülk gelişmişti ancak bu kişilerin zengin ya da güçlü olması zordu çünkü tarımın kaynağı sulama sistemi Firavunların kontrolündeydi. Ticaret ise rahiplerin elindeydi. Bu nedenle tüccar ve zanaatçıların etkinliği yerel, küçük pazarlarla sınırlı kaldı. Ordunun en büyük askeri kaynağı ise köylülerdi. Mısır'da köle sistemi vardı;ancak angarya işlerini özgür köylüler yapmak zorundaydı. Köleler daha çok üst sınıfı oluşturan ailelerin evinde yer alıyordu.
  • Erkek egemen bir toplum olan Mısır'da kadının konumu, erkeğe mutlak bağlılık değildi. Mısır yasaları boşanmak hakkını kadına da tanımıştı. Özellikle ölü gömme kültünde kadınların erkeklerle eşit muamele görmesi, kadının toplumdaki yerinin önemini gösterir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Copyright 2013-2017 | İbrahim BAYRAKTAR /dev/null Web Günlüğü