7 Kasım 2013 Perşembe

Sinir Sisteminin Yapısı ve İşlevleri

FELSEFE Ders Notları
Psikolojiye Giriş
Sinir Sisteminin Yapısı ve İşlevleri
Sinir Sisteminin Hücresel Özellikleri

Sinir Hücresi

Sinir sisteminde haberleşmeyi sağlayan temel hücresel bileşen, sinir hücresidir. Sadece beyinde 100 milyardan fazla sinir hücresi olduğu düşünülmektedir. Sinir hücrelerini diğer hücrelerden ayıran en önemli özellik elektrokimyasal sinyal iletimini gerçekleştirebilmesidir. Normal bir sinir hücresi 50.000-250.000 kadar başka nöronla bağlantılıdır. 

Sinir hücrelerinde soma (Yunanca gövde) adı verilen hücre gövdesi bulunur. Hücre gövdesinde diğer hücreler gibi hücre çekirdeği, sitoplazma ( hücre içindeki saydam ve homoken dolgu kitlesi ) ve organeller vardır. Sinir hücreleri diğer hücrelerden farklı olarak dendrit ve akson olarak adlandırılan 2 farklı uzantı tipine sahiptir.

Dendritler sinir hücrelerinden sinyalleri alırken, aksonlar  sinyallerin diğer hücrelere aktarımını sağlarlar. İletinin aktarıldığı hücreler başka bir nören yada nöron dışı hücreler olabilir. Dendritler genellikle ağaç dallarını andıran çok sayıda dallanmalara sahiptir. Aksonlar ise sinir hücresi gövdesinden ayrıldıktan sonra dallanır. Aksonların uç bölümlerine akson sonlanması adı verilir. Akson sonlanmalarına uç düğmeleride denmektedir. Sinir hücreleri kimyasal haberci moleküllerini uç düğmelerinden hedef hücreleri etkileyecek şekilde dışarı salgılar. Aksonların boyları değişkendir. Uzunlukları mikrometreden metreye kadar farklılık gösterebilir. Kaslarımızı kontrol eden sinirler ve vücudumuzun en uzun sinir liflerine örnek oluştururlar.
Sinir Hücresinin Şematik Görünümü

Sinir sisteminde farklı tipte sinir hücreleri bulunmaktadır.Yapısal açıdan unipolar (tek kutuplu), bipolar (çift kutuplu) sahte unipolar ve multipolar ve aksonsuz nöronlar şeklinde sınıflandırılırlar.

Sinir Sisteminin Diğer Hücreleri

Aksonların merkezi sinir sistemi dışındaki miyelin kılıfı başka bir hücre tipi olan Schwann hücreleri tarafından yapılır. Beyin ve omurilik merkezi sinir sistemini oluşturur. Astrositler, sinir hücrelerinin gereksinim duyduğum iyon ve molekül dengesinin sağlanması, sinir hücreleri arasında yeni bağlantıların oluşmasının düzenlenmesi ve kandan beyne madde geçişinin konrolü gibi daha geniş etkinliğe sahip hücrelerdir. Bu hücreler beyin omurilik sıvısının yapımından sorumludurlar.

Sinir Hücresinde Uyarım nasıl oluşur ?

Sinir hücreleri uyarabilen ve uyarıyı iletebilen hücrelerdir.Sinir hücrelerinin bu özellikleri elektriksel ve iyonik yoğunluk dinamiklerine bağlı olarak gözlenir. Dinlenim durumundayken hücre zarının iç ve dış yüzeyi arasında, hücre içi her zaman negatif olacak şekilde, yaklaşık 70 mVolt’luk (miliVolt=1/1000 volt) bir potansiyel farkı vardır. Buna dinlenim zar potansiyeli denir.

İyonların hücre zarının iki tarafı arasında hareketi iyon kanalları aracılığıyla gerçekleşir. Hücrenin uyarılması ile birlikte hücre zarında açılan kanallar pozitif yüklü parçacıkların  (iyon) hücre içine girmesini sağlar. Bu iyon hareket zar potansiyelinde değişime neden olur; dinlenim zar potansiyeli azalır.Bu yanıta depolarizasyon denir.

Bir sini hücresinde oluşan uyarının diğer hücreye aktarılması için oluşan elektriksel sinyalin sinir hücresininin aksonu boyunca ilerlemesi gerekir. Uyarılma sonucu sinir hücresinin belirli bir bölgesinde oluşan depolarizasyon dalgası hücre zarı boyunca ilerlerken azalır ve söner.

Bir Hücrede Aksiyon Potansiyeli ile Taşınan Elektriksel Sinyal Diğer Hücrelere Nasıl İletilir ?

Uç bölgelerinde zarla çevrili kesecikler içinde nörotransmitte dediğimiz  kimyasal haberci moleküller bulunur. Hücrenin bu molekülleri dışarıya salgılaması için hücre için kalsiyum girişi gereklidir. bu aksyon potansiyeli akson ucuna kadar ulaştığında kalsiyum kanalları açılır ve aksonun ucundan hücreye kalsiyum girişi olur.

Sinir Hücreleri Arasında Haberleşme Nasıl Olur?

İletiyi sağlayan özelleşmiş bağlantı bölgelerine sinaps (kavşak) denir. Sinir hücreleri arasında kimyasal haberleşme sinapsta gerçekleşir. Sinyali ileten hücrenin  sinyali alan hücre ile yakınlaştığı bölgeler sinapsın yapısına yakından  bakıldığında görünmektedir. İki sinir hücresinin birbirine yakınlaştığı zarların arasında dar bir aralık bulunur. Bu aralığa sinaptik aralık denir.

Kimyasal sinapsların dışında diğer nöronlar arası bağlantı şekli elektriksel sinapslardır. Elektriksel bağlantı bölgelerinde iyon geçişine izin veren kanallar karşılıklı dururlar. Elektriksel bağlantılarda nörotransmiter salgısı yerine hücreler arası iyon geçişleri olur. Elektriksel bağlantılardaki ileti kimyasal sinapslardaki iletiye göre çok daha hızlıdır.

Sinir Sisteminin Kimyasal Özellikleri

Nörotransmiterler ve Reseptörleri

Nörotransmiterler, sinaps öncesi zardan sinaptik araIığa salınır ve reseptör adını verdiğimiz nörotransmitere özgü alıcı moleküller ile etkileşime girer. Nörotransmiterin reseptörüne bağlanması bir anahtarın kilidi açması gibi  reseptörün bağlantılı olduğu hücre içi mekanizmaları başlatarak hedef hücrenin işlleyişini etkiler. Salınan nörotransmiterin reseptörü alıcı sinir hücresinde olabildiği gibi, salgıyı yapan sinir hücresinde de bulunabilir. Bu durumda sinaptik aralıkta bulunan nörotranstransmiter, salındığı hücre üzerinde bulunan reseptörünü etkileyerek kendi salınımını artırabilir ya da azaltabilir.

Nörotransmiter Tipleri : Kimyasal yapılarına göre farklı gruplara ayrılırlar.

Glutamat ve GABA : Beyinde temel uyarıcı nörotransmiter glutamat, temel baskılayıcı nörotransmiter ise GABA’dır. İki nörotransmiter de amino asit yapıdadır Glutamat öğrenme ve hafızanın oluşması için gerekli bir nörotransmiterdir. Glutamat ile GABA aktivitesi arasındaki denge, merkezi sinir sistemimizin sağlıklı işleyişi çok önemlidir.

Asetilkolin : Asetilkolin, ilk keşfedilen nörotransmiterdir. Sinir sisteminin bir çok bölgesinden salınır. Merkezi sinir sisteminde bazı nöronlar, iskelet kasını uyaran motor nöronlar, otonom sinir sisteminin parasempatik nöronları asetilkolin salgılar. Merkezi sinir sisteminde, asetilkolin hareket ve bellek için önemli olan sinirsel devrelerin işleyişi için gereklidir. Etkisini engelleyen ve merkezi sinir sistemine geçebilen kimyasallar bellek oluşumunu engeller.

Dopamin, Serotoin ve Norepinefrin : Dopamin, serotonin, adrenalin (epinefrin) ve noradrenalin (norepinefrin) amin yapısında nörotransmiterlerdir. Beyin sapında bulunan nöronlar tarafından salgılanır. Ayrıca serotonin hariç- böbrek üstü bezinden kana da salgılanır. Otonom sinir sisteminin sempatik sinirlerinden sadece norepinefrin salgılanır. Dopamin beynin ödül sistemi ile ilgili sinirsel
devrelerde de etkin bir nörotransmiterdir; yemek ve seks gibi doğal ödüller tüketildiğinde veya bu ödülleri çağrıştıran uyaranların varlığında dopamin aktivitesi artar. Kokain ve amfetamin gibi kimyasalların bağımlılık oluşlturmasının altında, bu maddelerin dopamin seviyesini arttırarak beynimizin ödül devresini aktive etmesinin yattığı bilinmektedir. Norepinefrinin ise merkezi sinir sisteminde öğrenme, uyanıklık ve dikkatin sağlanmasında önemli rolü vardır. Gün içinde sık sık kontrolsüz uykuya dalma ile karakterize bir hastalık olan narkolepside kullanılan baz› ilaçlar norepinefrin reseptörlerini uyararak etki gösterir.

Sinir Sisteminin Yapısal ve İşlevsel Özellikleri

Merkezi Sinir Sistemi (MSS) ve Periferik Sinir Sistemi  (PSS) olmak üzere iki ana bölüme ayrılır. MSS oluşturuan beyin ve omurilik, kafatası ve omurganın oluşturduğu kemik yapı tarafından çevrilidir. Sinir sisteminin, bu kemik kılıf dışında kalan bölümleri periferik sinir sistemi olarak adlandırılır.

MSS : Merkezi Sinir Sistemi Omurilik, arka-beyin, orta-beyin ve ön-beyin den oluşmaktadır. Her bölüm kendi içinde alt bölümlere ayrılır. Arka beyin ve orta beyin birlikte beyin sapını oluşturur. Ve beyin sapının arkasına Serebellum yerleşmiştir. Talamus ve Hipotalamus  beyin zarının üzerinde bulunur.

PSS :  Sinir sistemi ve gangliyonlardan oluşur. Birincil görevi MSS ile vücudun diğer bölümleri arasında iki yönlü bağlantıyı sağlamaktır. Çevresel yapılardan merkezi sinir sistemine  duysal bilgiyi taşıyan sinirlere duysal (afferent-getirici) sinirler, merkezi sinir sisteminden periferik yapılara iletiyi sağlayan sinirlere ise motor (eferent-götürücü) sinirler denir. Afferent sinirlerin MSS'e giriş yada çıkışları belirli düzen içinde omurilik sapı yada beyin sapı düzeyinde gerçekleşir. Omurilik ile bağlantılı çevresel sinirler spinal adını alırlar. Spinal sinirler 31 çifttir; somatik ve visseral hemde somatik ve otonom liflerden oluşmuştur. Spinal sinirin afferent lifleri belirli bir vücut bölgesinin duyusunu taşır.

Otonom Sinir Sistemi : Kalp kası, damar çeperinde bulunan düz kaslar , organlara ait düz kaslar  ve salgı bezleri, kısaca organlar, sinir sisteminin istemsiz  çalışan bir bölümü tarafından kontrol edilir. Bu sisteme otonom sinir sistemi kendi içinde  iki ana  kola ayrılır: Sempatik ve parasempatik sistem. Genel kural olarak her bir hedef organ  hem sempatik hemde parasempatik sinirler tarafından uyarılır ve organların işleyişi açısından bu iki sistem birbirine zıt etki gösterir.Her bir organ otonom sinir sistemi tarafından bölgesel olarak kontrol edilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Copyright 2013-2017 | İbrahim BAYRAKTAR /dev/null Web Günlüğü