3 Nisan 2014 Perşembe

Avrupa'da Ortaçağ Kültürü

FELSEFE Ders Notları
Avrupa'da Ortaçağ Kültürü

Avrupa tarihinde 5. ve 15. Yüzyıllar arasını kapsayan uzun dönem ortaçağ olarak adlandırılır. Avrupa'da ortaçağ Roma imparatorluğunun çöküşü ile İstanbul'un Osmanlılarca fethi arasında yaşanan 1000 yıllık bir zamandır.

Matbaanın keşfi, Amerika'nın keşfi, İspanya'da Müslümanların hakimiyetinin sona ermesi yeniçağın başlamasına zemin hazırlayan tarihsel olaylardır. Yine ortaçağ'ın başlamasına zemin hazırlayan istilalar ve göçler dizisi kavimler göçü olarak adlandırılmaktadır.

Kavimler Göçü nedeniyle yaşanan gelişmeler : 
  • Germen kökenli  kavimlerin Avrupa içlerine doğru hareketi
  • Göçebe kavimlerin Avrupa'ya yerleşerek entegre olmaları
  • Avrupa'da sosyal, ekonomik ve kültürel bir durgunluk sürecine girilmesi 
  • Sadece birbirleriyle değil kendi içlerinde sürekli mücadele halinde olan küçük devletler
Ortaçağ'da yaşanan gelişmeler : 
  • Madenlerin işletilmesi
  • Araba ve tekerlek yapımında gelişmeler
  • İlk dokuma makinası örneklerinin ortaya çıkışı
  • Ticaret gemilerinin gelişimi
  • Demir atölyelerinin çoğalması ve yaygınlaşması
  • At, tımar ve bakımının gelişmesi
  • Saban demiri yapımında gelişme
  • Silah, tüfek yapımında gelişim
  • İlk namlulu tüfekler ve ilk mekanik saatlerin bulunması
Ortaçağ'ın sonlarına doğru yerel diller yaygınlaşmış, teoloji ve bilim alanında bir üst dil olarak Latince kullanılmaya devam etmiştir.

Dönemin ilk kapsamlı tarih eseri : Gotların Tarihi - Yazar : Cassiodorus'dur.

Ortaçağ döneminin düşünce yapısı teolojik düşünceye ve tek mutlak gerçeklik tanrı kavramına dayanmaktadır.

Erken ortaçağ kültürünü belirleyen ve çok parçacılığı düzenleyerek homojen hale getiren en önemli faktör, Hristiyanlığın yayılmasıdır.

Hayvan Üslubu : Göçler çağı toplumlarının sanatlarını belirleyen ana eksen, hayvan üslubu olarak adlandırılmaktadır. Hayvan üslubu erken ortaçağ sanatının temel bileşeni olmuştur.

Anglo Sakson dünyasının ilk tarih yazarı : Bede, hristiyanlığı kabul eden ilk kraldır fakat o dönemde henüz pagan geleneklerinden tam olarak kopulmamıştır.

Hristiyanlığı yaymak isteyen manastırların başlıca üretimi el yazması İnciller ve diğer dinsel metinlerdir. Bu metinler hristiyanlaşan kavimlerin üretmiş olduğu il sanat formlarıdır.

Gemiler Viking kültüründe güç simgesi olarak kabul edilmiştir. Vikingler gemi yapımında ileri teknikler kullanmışlardır. 793 yılında Lindisfarne adasından başlayarak 11.YY'a kadar tüm kıtayı kasıp kavuran Viking akınları ile birlikte manastırlar yok olmuştur. Bu akınlar sonucunda Avrupa da yüzyıllarca sürecek Viking korkusu ve düşmanlığı ortaya çıkmıştır.

Kral Şarlman'ın en önemli politikası Avrupa'nın biçimlenmesidir.

Entellektüelleri sarayı çevresinde toplayarak büyük bir kültürel akım gerçekleştiren Şarlman'ın dönemi, karolenj rönesansı olarak adlandırılır.

Şarlman 'ın kültürel birlik idealini gerçekleştirmek için dil  ve eğitim sistemini yeniden düzenlemeye ilişkin yaptığı çalışmaların en önemli safhası, saray ve manastırlara bağlı yeni okulların açılmasıdır.

Latin kültürü ve Latince litaratürünün temsilcisi olan Alcuin'in etkisiyle Latince, edebiyat dili olarak Karolenj döneminde yeniden yükselişe geçer.

Karolenj Rönesansı : Bütünleşik bir Avrupa fikri için prototip teşkil eder.

Otto dönemindeki kültürel ve sanatsal atılımın izlenebildiği başlıca alanlar, ortaçağ sanatının başlıca belirme biçimleri olan mimari ve yazma kitaplardır.

Dönemin scriptorium'ları arasında en tanınmışı olan Reichenau manastırı, Otto resim sanatının başlıca örneklerini vermiştir.

Batı dünyasında anıtsal ölçüdeki ilk bağımsız heykellerinden olan Gero Haçı, İsa'nın çarmıha gerilişi konusuna insancıl bir yaklaşım getirmiştir.

Bir hac mekanı olarak rağbet görmeye başlayan ilk yer Kudüs'tür. Roma Kudüs'e alternatif olarak beliren ikinci önemli hac mekanıdır. 10.YY'dan itibaren ün kazanmaya başlayan İspanya'daki Santiago de Campostela ise aslında bir antikçağ mezarlığıdır.

5.Yüzyılda yerleşik yaşama geçen 6.Yüzyılda Hristiyanlığı kabul eden Cermen kökenli bir kavim olan Franklar, 8.Yüzyıldan itibaren güçlenerek, büyük bir Hristiyan İmparatorluğu kurarlar.

Engizisyon baskısı klisenin tehdit olarak gördüğü pek çok tarikatı ortadan kaldırır. Fakat 15. Yüzyıldan itibaren Engizisyonun yeni hedefi "büyücülük" olacak ve işkenceler, "büyücülerle savaş" adı altında devam edecektir. Esas itibariyle engizisyon farklı dinlerden olan halkı Hristiyanlığa döndürme kaygısını güdmüştür.

13.Yüzyılda yaşanan yükselişe zemin hazırlayan en önemli etken şehirleşme ve şehir kültürünün oluşmasıdır.

Romanesk ve Gotik Stiller

11.Yüzyıl başlarında 12.Yüzyılda gotik stilin belirlenmesine kadar tüm batı Avrupa da hakim olan stil romanest stilidir.

Romanesk Stil, tüm Avrupa'yı etkisine alan ilk büyük sanat akımıdır.

Romanesk Stilin belirgenleştiği dönemde artan inşaat faaliyetleri ve ilerleyen teknolojiyle kliselerin boyutları büyümüştür. Kliselerin anıtsal boyutları Hırıstiyanlık kurumunun gücünü ve zenginliğini simgeler.

12.Yüzyılın ortalarından itibaren başlayan gotik stilin özelliklerinin belirdiği ilk yapı Paris yakınlarında Rahip Suger tarafından yaptırılan St. Denis kilisesidir.

Anıtsal nitelikte katedral ve kilise inşaası gotik sanatın önemli özelliğidir.

15.Yüzyıla doğru zengin tüccar sınıfının oluşmasıyla değişen toplumsal yapı ve hümanizma düşüncesinin doğuşu ortaçağ kültürünün sonunu getiren kırılma noktası olmuştur.

Kristof Kolomb Amerika'yı 1492 yılında keşfetmiştir.

Platon ve Aristoteles gibi Yunan filozoflarının düşünceleri batıya ilk kez İslam filozoflarının çevirileri ve yorumları Endülüs devleti aracılığıyla ulaşmıştır.

Aziz Augustinos : İnancı temel almış ve aklın görevinin inanç yoluyla bilinen şeyleri açıklamak olduğunu ileri sürmüştür. Hristiyan kilisesini "Tanrı-Devletin yeryüzündeki temsilcisi" olarak tanımlayarak bağnaz düşüncenin öncülüğünü yapmış olan din düşünürüdür.

Aziz Anselmus : Felsefe ve İlahiyatın birlikteliğine öncülük eden, dinsel inancı akılla açıklamaya girişen düşünürdür.

Aquinalı Thomas : Bilgi, metafizik, siyaset, ruhun ölümsüzlüğü konularındaki yorumlarıyla skolastik düşüncenin önemli bir ismidir. Ortaçağ Hırıstiyan felsefesinin doruk noktasını temsil eder.

Dante Alighieri : İtalyan edebiyatının öncü bir başyapıtı olan İlahi Komedya'yı kendi yerel dilinde yazmıştır. Bu epik şiir Dante'nin Cennet, Cehennem, Araf ve Cennete olan yolculuğunu alegorik bir yaklaşımla anlatır. Yazarın usta bir şiir dili kullanması birçok ünlü yazar (Shakeaspeare), ressam, (Dalacroix) ve kompozitöre  (Franz Liszt) esin kaynağı olmuş ve bu sanatçılar kendi sanat türlerinde unutulmaz eserler vermişlerdir.

1 Nisan 2014 Salı

Sokrates'de Akıl ve Erdem

Sokrates belli bir düşünme tarzı önerir. Buna Sokratik yöntem denilmiştir. Sokratik yöntemde yapılan şey, kişinin sahip olduğu bilginin açığa konmasıdır yani bir anlamda dilbilimsel bir keşiftir. 

Haklarında zaten yeterli bir bilgiye sahip bulunduğumuz, fakat düşüncenin karışması, çözümlemenin eksik kalışı yüzünden, bildiğimizi mantıksal açıdan kullanamadığımız durumlarda mantıksal ilişkiler oluşturularak sonuca varılır. 

Sokrates’e göre bu yöntem açısından aklın kullanılması veya diğer bir deyimle aklın yol alma kapasitesi herkeste aynıdır. Ve iyi-kötü, doğru-yanlış, haklı-haksız konusundaki değerlendirmeler aklın bir faaliyeti niteliğinde bulunduğu için bütün insanlığı kapsayan ahlak ilkelerinin varlığını kabul etmek zorunludur. Sokrates bunu “erdem” kavramı ile açıklamaktadır.

Virüsler

Üzerinde anlaştığımız temel nitelikleri sıralarsak, "canlı varlık"; örgülenmeyi, özerklik ve değişmezliği kendinde toplayan en yalın nesnedir.

Virüs gibi, daha yalın örgülenmeler vardır elbet. Ancak, virüsler canlı varlıkların kimi niteliklerini taşısalar da, hepsine sahip olmaktan uzaktırlar. Ve bunun doğurduğu özerklik yokluğu onları birer canlı varlık saymamıza engel olur. 

Canlılığın Mantığı - François Jacop

31 Mart 2014 Pazartesi

Sorgulanmamış Bir Hayat

"Sorgulanmamış bir hayat yaşanmaya değer değildir."
SOKRATES

Hayatın anlamını bulma çabası, insanda var olan aksiyonel bir enerjidir. Sorgulanmamış bir hayat ruhun kurban edildiği bir hayattır. Diğer bir anlamda şuursuz bir hayattır. Düşünme hiçbir zaman pratik bilginin önüne geçemez; temel güdüler nadiren değerlendirilir; gelenekler ve alışkanlıklar ve sorgulanmayan öğretiler , düşünme ve değerler yerine kullanılır. Zeki ve başarılı bir birey için de sorgulanmamış bir hayatı yaşamak  mümkündür. Sorgulamak "bütün soruların cevabını bulmak" değildir. Aksine daha fazla şey bilmeye adanan bir hayat, gelişimin yanlış inançları yok ettiği ve sahtekarlığın ortadan kaldırıldığı bir hayatı doğurur.  Hayatı sorgulamak,  insani koşulların bilinçli olarak farkına varmaktır; temel güdüleri ve arzuları tatmin etmek adına, hiçbir eleştiride bulunmadan "yaşamak" yaşamak değildir...

Douglas J. Soccio  - Archetypes of Wisdom: An Introduction to Philosophy


Copyright 2013-2017 | İbrahim BAYRAKTAR /dev/null Web Günlüğü