Sokrates etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Sokrates etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Nisan 2014 Salı

Sokrates'de Akıl ve Erdem

Sokrates belli bir düşünme tarzı önerir. Buna Sokratik yöntem denilmiştir. Sokratik yöntemde yapılan şey, kişinin sahip olduğu bilginin açığa konmasıdır yani bir anlamda dilbilimsel bir keşiftir. 

Haklarında zaten yeterli bir bilgiye sahip bulunduğumuz, fakat düşüncenin karışması, çözümlemenin eksik kalışı yüzünden, bildiğimizi mantıksal açıdan kullanamadığımız durumlarda mantıksal ilişkiler oluşturularak sonuca varılır. 

Sokrates’e göre bu yöntem açısından aklın kullanılması veya diğer bir deyimle aklın yol alma kapasitesi herkeste aynıdır. Ve iyi-kötü, doğru-yanlış, haklı-haksız konusundaki değerlendirmeler aklın bir faaliyeti niteliğinde bulunduğu için bütün insanlığı kapsayan ahlak ilkelerinin varlığını kabul etmek zorunludur. Sokrates bunu “erdem” kavramı ile açıklamaktadır.

31 Mart 2014 Pazartesi

Sorgulanmamış Bir Hayat

"Sorgulanmamış bir hayat yaşanmaya değer değildir."
SOKRATES

Hayatın anlamını bulma çabası, insanda var olan aksiyonel bir enerjidir. Sorgulanmamış bir hayat ruhun kurban edildiği bir hayattır. Diğer bir anlamda şuursuz bir hayattır. Düşünme hiçbir zaman pratik bilginin önüne geçemez; temel güdüler nadiren değerlendirilir; gelenekler ve alışkanlıklar ve sorgulanmayan öğretiler , düşünme ve değerler yerine kullanılır. Zeki ve başarılı bir birey için de sorgulanmamış bir hayatı yaşamak  mümkündür. Sorgulamak "bütün soruların cevabını bulmak" değildir. Aksine daha fazla şey bilmeye adanan bir hayat, gelişimin yanlış inançları yok ettiği ve sahtekarlığın ortadan kaldırıldığı bir hayatı doğurur.  Hayatı sorgulamak,  insani koşulların bilinçli olarak farkına varmaktır; temel güdüleri ve arzuları tatmin etmek adına, hiçbir eleştiride bulunmadan "yaşamak" yaşamak değildir...

Douglas J. Soccio  - Archetypes of Wisdom: An Introduction to Philosophy


2 Ocak 2014 Perşembe

Sofistler ve Sokrates

FELSEFE Ders Notları
İlkçağ Felsefesi
Sofistler ve Sokrates

Sofist 

Eski Yunan'da sofist ifadesi erken dönemde yetkin şairler için kullanıldığı gibi, Thales, Bias, Solon gibi toplumda saygın bir konuma yerleştirilen bilge ve düşünürler içinde kullanılıyordu. İfadenin bu kullanımına zıt olarak sofist nitelemesi, geç dönemde bazı oyun yazarlarının ve Platon'un metinlerinde kazanç peşinde koşan toplumsal saygınlığını yitirmiş yetenekli öğretmenler içinde kullanılmıştır. Platon döneminde öne çıkan sofistler ile birlikte Thales'in bilindiği Yedi Bilge'nin de sofist olarak adlandırılması bu ifadenin kullanım yaygınlığı hakkında fikir vermektedir

Yedi Bilge
  • Miletli Thales
  • Mytileneli Pittakos
  • Prieneli Bias
  • Solon
  • Linduslu Kleobulos
  • Chenli Myson
  • Sparta'lı Chilon
Sofistler, retoriği, bireyi sitede başarılı ve mutlu kılacak olan pratik yaşam becerilerinin başlıcası olarak görmekte ve onu politik erdem (politik arete) olarak nitelemekteydiler.

Sofistler dile hakim olmak ve nitelikli nutuklar üretebilmek için dilin ve düşüncenin yapısının ve işleyişinin iyi bilinmesi gerektiğini düşünüyorlardı. Bu yüzden dili ve düşünceyi sistematik biçimde incelediler ve bu konuda önemli görüşler geliştirdiler.

Sofisler insan, bilgi ve toplum anlayışları tamamen insan-merkezcilik esasına dayandırılmıştı. İnsan-merkezcilik, başta varlık ve bilgi olmak üzere evrendeki tüm olguları insandan yola çıkarak açıklamaya çalışır. İnsanı her şeyin ölçüsü kılan bu anlayışta insan hakikati bulup çıkarmaz, onu bizzat kurar, üretir.

Sofistler doğa düzeni (physei) ile toplum ya da yasa düzenini (nomoi) birbirinden kesin biçimde ayıran ilk düşünürler olmuşlardır. Bu anlayışta insan, elbette doğanın bir parçasıdır ama diğer canlıların aksine, kendisine bambaşka bir dünya yaratabilmekte, kendi yasasını ve doğruluğunu üretebilmektedir. Doğada adalet, güzellik ya da iyilik gibi nitelemeler bulunmaz. Bunlar insanın kendisinin ürettiği ve ancak yasa düzeninde anlam kazanan kavramlardır.

Sofist tezleri en iyi özetleyen cümle "İnsan her şeyin ölçüsüdür" ifadesidir.

Sofistler insanı "politika yapan hayvan" olarak tanımlamaktaydılar. Bu tanımlama Platon ve Aristoteles tarafından da büyük ölçüde benimsendi ve "homo societus" ifadesinde nihai anlatımını buldu. Latince'deki "insan" (homo) ve "toplum" (societus) sözcüklerinden türetilmiş olan bu ifade insanın, özü itibariyle toplumsal bir varlık olduğunu vurgular. Başlıca Sofistlerden biri olan Gorgias "Hiç bir şey yoktur, olsa da bilinemez, bilinse de ifade edilemez" demiştir. Bu ifade, varlığın algısının kişiden kişiye değiştiği ve bu yüzden insanlar arasında varlığın niteliğine ilişkin özlü bir uzlaşının sağlanamayacağı düşüncesine dayanır.

Copyright 2013-2017 | İbrahim BAYRAKTAR /dev/null Web Günlüğü