Bilim ve Teknoloji Tarihi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Bilim ve Teknoloji Tarihi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Nisan 2015 Çarşamba

Orta Çağ'da Bilim ve Teknoloji

FELSEFE Ders Notları 2
Bilim ve Teknoloji Tarihi
Orta Çağ'da Bilim ve Teknoloji


Antik Çağ ve Modern Çağ arasında yer alan M.S. 395 ile M.S. 1450 arasındaki döneme, Rönesans düşünürleri tarafından Orta çağ adı verilmiştir.  

Bu çağ, nitelik ve yapı bakımından farklı özellikler taşıyan iki zaman dilimini içermektedir. 
  • M.S. İkinci yüzyıldan sekizinci yüzyıla kadar, Patristik Dönem ya da Karanlık Çağ, 
  • Sekizinci yüzyıldan onbeşinci yüzyıla kadar, Skolastik Dönem’dir. 
Her iki zaman diliminde de hıristiyanlığın savunularak, üstün kılınması öne çıkmıştır. Fakat özellikle, Patristik Dönem’de bilime karşı olan tutum daha dikkat çekicidir. Ortaçağ felsefesi, Hıristiyan düşünürlerin, antik dönem felsefesi karşısında yer alarak, onu yok etmek şeklindeydi. 

Hristiyanlar tarafından Ortaçağ'da yapılan matematik çalışmalarında iki matematikçinin adı geçmektedir: Leonardo Fibonacci ve Jordanus Nemorarius.

Leonardo Fibonacci: İslam dünyasındaki matematik çalışmalarını ve Hint-Arap sayı sisteminin Avrupa ülkelerinde tanınmasını sağlayan matematikçidir. Günümüz matematikçileri Fibonacci'yi kaleme aldığı Liber Abaci isim eserinde geçen problemler tanırlar.

Jordanus Nemorarius: Avrupalı matematikçidir. Altı farklı önemli konuda Latince kaleme alınmış eserleri vardır. Bu eserlerin başlıkları Mekanik Scientia de Ponderibus-Ağırlıklar Bilimi, Algorizmi Makaleleri, Aritmetik, Cebir, Geometri, Stereografik izdüşümüdür.

İbni Sina: Aristoteles ve onun düşüncelerinin Müslüman yorumcusu İbni Sina'nın düşünceleri, Hristiyan dünyasında Ortaçağ'da yapılan fizik çalışmalarının gelişmesini ve ele alınan konu başlıklarını etkilemiştir.

İbni Sina'ya göre "kasri meyil" (hareket etme isteği) cismin özelliğine göre farklılık gösterir.

Newton'un eylemsizlik ilkesinin temelini İbni Sina atmıştır.

Optik konusunda çalışmış ve bilimsel bir kimliğe kavuşmasını sağlamış bilim adamı Robert Grosseteste, ışık konusuna tamamen mistik ve metafizik bir yaklaşım ileriye sürmüştür. Şeyh el Maktül'ün mistik-metafizik yaklaşımından etkilenerek düşüncelerini mantık ve optik temeline oturtmuştur.

Optik alanında çalışmalar yapan bir diğer önemli bilim adamı da Witelo'dur. Witelo'ya göre, görme, gözden çıkan ışık ışınları yla gerçekleşmez. Göz ve ışık ışınlarına dayalı teoriyi savunmayan tek bilim adamı Witelo'dur.
Roger Bacon : Doğa araştırmalarındai doğru bilgiye ancak deney yaparak ulaşılabileceğini savunarak, bilimsel bilginin elde edilmesinde deneysel yöntemi ifade eden ilk bilim adamı olmuştur.

Hareketle ilgili en önemli çalışmaları yapanlar: Oxford Üniversitesindeki Merton Koleji'nde çalışan dört matematikçidir. Thomas Bradwardine, Richard Swineshead, John Dumbleton, William Heytesbury. Bu grup, değişme ile hareket arasındaki ilişkiyi irdelemiştirler. Hareket de bir nitelik olarak kabul edilmiştir. Hareketin de bir şiddeti vardır. Bu şiddetin hız olduğuna karar vererek, hızın nasıl değişeceğini irdeleyerek, hareketin ivmeli hareket olmasına karar vermişlerdir. Yani ivme kavramını keşfetmişlerdir.

Personalizm: Ortaçağ düşünce sisteminde Personalizm düşünce sisteminde Tanrı insanın sahibidir. İnsan insanı sevmelidir. Çünkü Tanrı insanı sevmektedir. Yani Tanrıya karşı sorumlulukları olan insanın diğer insanlara karşıda sorumlulukları vardır. Tanrı'nın yarattığı evrenin her öğesi birbiriyle ilişkilidir, yani evren muhteşem bir organizmadır. Her öğenin bir amacı vardır.,  insanda bu evrende bulunduğu için, bir amaç uğruna Tanrı tarafından yaratılmıştır.

Orta Çağ İslam Dünya'sında bilimsel gelişmelerin yaşandığı üç önemli kurum:
  • Beytül Hikme (Bilgelik Evi)
  • Gözlemevleri
  • Rasathaneler
Beytül Hikme'nin önemli görevi: Dönemin ünlü astronom, matematikçi ve hekimlerini biraraya getirmek ve bilimin çeşitli alanlarındaki belli başlı yapıtları çeşitli dillerden ve özellikle Yunanca'dan Arapça'ya çevirmekti. Bu kurumun müdürlüğünü dönemin önemli bilim adamları yapmıştı. Fadl İbn Nevbant ve El Harezmi vd.

Ünlü İtalyan Şairi Dante'yi etkileyen ve dört kitaptan oluşan felsefe, siyaset ve ahlakla ilgili Convivio isimli eserinin ikinci kitabını astronomiye ayırmasına sebeb olan bilim adamı Fergani'dir.

İlk gözlemevleri, Orta Çağ İslam Dünyasında kurulmuştur.

İslam Dünyasındaki ilk hastane, Emeviler döneminde Şam'da kurulmuştur. Bu hastanede Hint tıbbının etkili olduğu söylenmektedir. İkinci Hastane Kahire'de, Üçüncü hastane ise Abbasi Halifesi Mansur zamanında Bağdat'ta kuruldu.
Abdulhamit İbn Türk: Dokuzuncu yüzyılda yaşamış, sayılar teorisi ve cebir alanında çalışmıştır. Harezmi'nin çağdaşıdır.

Sabit İbn Kurra: Çinlilerden sonra sihirli kareleri inceleyen ilk matematikçidir. Bir açının üçe bölünmesi ve Pisagor teoreminin genel ispatı gibi çalışmalar yapmıştır. Harran'da doğmuştur.

Ömer Hayyam: Astronomi, fizik, matematik, cebir ve tıp alanında çalışmalar yapmıştır. Hayyam Pascal üçgeni olarak isimlendirilen yöntemi Pascal'dan yüzlerce yıl önce bulmuştur. Bu nedenle bilim tarihçileri Pascal Üçgeni yerine Hayyam Üçgeni ismini kullanmaktadırlar. 

Battani: Gökküre bölümleri üzerine çalışmalar yapmıştır. Hint matematikçi ve astronomu olan Aryabhata'dan bağımsız olaraki sinüs ve tanjantın hesaplamalarda kullanımlarını ele alarak, modern trigonometrinin temelini atmıştır. Harran'da doğmuştur. Bugüne ulaşan tek kitabı: Zic-i Sabi

Orta Çağ İslam Dünyasında;
Mekaniğin öncü bilim adamı İbn Sina
Optiğin öncü bilim adamı İbn el Heysem'dir.

Cabir bin Hayyan: Teorik ve deneysel çalışmalarıyla kimyanın gelişmesinde önemli rolü olmuştur.
Zehravi: İslam dünyasının en ünlü cerrahıdır. Kaleme aldığı el Tasrif  eserinde dönemin cerrahi bilgilerini ve yeni yöntemleri tanıtmıştır.

İbn Nefis: Şam'da ve Kahire'de hekimlik yapmıştır. İbni Sina'nın Kanunu'nun Anatomi bölümü için Açıklama isimli eserinde Galen'in kan dolaşımı ile ilgili görüşlerine itiraz ederek düzeltmiştir.

El Hazini Kitab: Mizan el Hikme (Hikmet Terazisi) kitabında su terazisini geliştirmiştir. El Mizan el Cami (Toplayan Terazi) adını verdiği terazi, iki metre uzunlukta, iki santimetre kalınlıkta  bir tahta parçasından oluşuyordu. Bu terazi son derece hassas olup, 4,5 kilogramda 0,75 gramlık farkı bile gösterebilecek kadar duyarlıydı. Sultan Sencer'in himayesinde yaşamıştır.

İlhanlı hükümdarı Hulagu tarafından kurdurulan Meraga gözlemevinin kurucusu: Nasıruddin Tusi'dir. Önemli Eseri : el-Zic el İlhani

Roma Döneminde Bilim ve Teknoloji

FELSEFE Ders Notları 2
Bilim ve Teknoloji Tarihi
Roma Döneminde Bilim ve Teknoloji


Epikürcülük ve Stoacılık

Epikuros: M.Ö 340 ile M.Ö 270 arasında yaşamıştır. Helenistik dönem düşünürlerindendir. Sisam adasında doğmuştur. Aristoteles'in ölümünden sonra kurulan Stoacılık ve Epikürcülük şeklindeki iki okuldan birinin kurucusudur. Ahlak felsefesin ve bilgiye olan yaklaşımında kuşkuculuk olarak özetlenebilen düşüncesi M.S. dördüncü yüzyıla kadar etkisini sürdürmüştür. Atomsal Evren düşünürlerinden ders almıştır. 

Epikuros'un Ahlak felsefesinin ana düşüncesi, mutluluk, amacı, insanın mutluluğa giden yolunu araştırmaktır. İnsan, Tanrı ve ölüm korkusundan kurtulmalıdır. Bunun için kuruntular ve önyargılardan arınmak gereklidir. Epikuros, ruh konusunuda maddesel olarak açıklamıştır. İnsan ruhu maddesel niteliğe sahiptir, başka şekilde varolamaz. Ruhun dört öğeden oluştuğunu  ifade etmiştir: Ateş, nefes, hava ve tanımlanamayan dördüncü bir öğe. Bunlardan ilk üçü bedensel parçayı oluşturur, dördüncü ise ruhsal parçayı oluşturur. İnsan öldüğünde bu öğeler birlikteliklerini yitirirler. Böylece ölümsüzlük yada yeniden dirilme diye birşey yoktur.  Epikuros'un bu konudaki sözü etkileyicidir: "Ölümden korkmak anlamsızdır. Çünkü yaşadığımız sürece ölüm yoktur. Ölüm geldiğinde ise biz yokuz."

Stoacılar, hiç kimsenin kendisine ilişkin olayların tümünü denetleyemeyeceğine, en mutlu kişilerin başlarına iyi ve kötü ne gelirse gelsin, bundan etkilenmeyen kişiler olduğuna inanırlardı. İlk Stoacılar, Stoa'da toplanarak felsefe, inanç ve yaşama ilişkin düşüncelerini tartışırlardı. Bu akımın kurucusu M.Ö. 310 yıllarında yaşamış olan Kıbrıslı Zenon'du.

Zenon, bir insanın zenginlik, mutluluk ve sağlığa, erdemle ulaşabileceğine inanıyordu.

Pilinius İtalya'nın Como şehrinde M.S 23 yılında doğmuştur. Roma'da eğitim görmüştür. Güzel sanatlar tarihini ele alan eserleriyle sanat tarihçileri tarafından tanınmaktadır. Bilim dünyası ise onu Naturalis Historia (Doğa Araştırmaları) adlı eseriyle tanımaktadır.

Bu eserde: Evren, İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi, Zooloji ve Botanik konuları işlenmiştir.

Menelaus M.S 70 ve M.S 140 yılları arasında, İskenderiye'de yaşamış, matematik, astronomi ve fizik çalışmaları yapmış Yunanlı bir bilim adamıdır. Yay uzunluklarının ölçülmesi ve küre yüzeyine çizilen üçgenlerle ilgili altı ciltten oluşan eseri vardır. Küresel üçgenlerin iç açılarının toplamının, düzlemsel üçgenlerden farklı olarak, 180° den büyük, küçük veya eşit olabileceğini belirterek, bunu kanıtlayan ilk bilim adamıdır.

Diophantos, M.S. 214 ile M.S. 298 yılları arasında İskenderiye'de yaşamış ünlü matematikçidir. M.S üçüncü yüzyılda Roma toplumu bilimsel gerileme dönemini yaşarken ayrıcalıklı bir bilim adamı olmuştur. Yazdığı Aritmetik kitabının içerisinde bir bölümü cebire ayırarak ilk kez cebirsel ifadeleri yazarken sembolleri kullanmıştır.

Batlamyus, M.S. 85 ile M.S. 165 yılları arasında, İskenderiye'de yaşamış olan Batlamyus (Yunanca adıyla Klaudyos Ptolemaios), astronomi, matematik, coğrafya, optik dallarında çalışmalar yapmıştır. Fakat en çok anstronomi alanındaki çalışmalarıyla tanınmıştır.

Batlamyus, Almagest isimli eserinde, dünyayı çevreleyen gökyüzü ile ilgili olguları tanıtmak için gereken geometrik bilgileri vermektedir. Aristoteles fiziğini baz alan bu kitapta, evren küre şeklinde olup, yerküre bu evrenin merkezinde hareketsiz durmaktadır.

Batlamyus coğrafya ile ilgili çalışmalarını Coğrafya isimli eserinde toplamıştır. Bu kitabın içeriği matematiksel coğrafya olarak isimlendirilebilir. Kristof Kolomb'un içinde bulunduğu bir çok kaşifin bu kitaptan yararlandığı söylenir. Bu kitapta, iklim, doğal bitki örtüsü  gibi fiziki coğrafya ile ilgili bilgiler yoktur.

Kristof Kolomb'a Batı'dan Doğu'ya giderek tekrar Batı'ya ulaşma cesaretini Coğrafya kitabı vermiştir. Ve böylece Amerika'nın keşfedilmesi mümkün olmuştur.

İyi bir Optik araştırmacısıda olan Batlamyus, Heron'un gözden çıkan ışınların cisimleri aydınaltarak görülebilir hale getirmesi düşüncesini benimsemiştir.

Strabon, M.Ö 64 ile M.S 24 yılları arasında Amasya'da yaşamış ve coğrafya konusunda çalışmıştır. Anadolu ve çevresinde yaptığı gezile sırasında edindiği bilgileri onyedi bölümden oluşan Coğrafya isimli kitabında toplamıştır.

Lucretius, M.Ö. 95 ile M.Ö. 55 yılları arasında yaşamış ve Sisam adasında doğmuş, Atomsal Evren Kuramının yanısıra Stoacılık ile Epikürcülük düşünce akımlarını benimsemiş Roma dönemi düşünürüdür. En önemli eseri De Rerum Natura'da (Varlıkların Doğası Üzerine), varlıkların nasıl oluştuğunu araştırarak, varlığı madde ve boşluk olmak üzere iki parçaya ayırarak, bunlardan maddenin atomlardan meydana geldiğini ifade etmiştir. Duyum, yani hissetme, duyumu oluşturan nesnelerden çıkan atomların duyu organlarına ulaşmasıyla gerçekleşir.

Milada yakın yıllarda yaşamış olan Celcus, tıp alanında çalışmıştır. Aynı zamanda döneminin ünlü bir hatibidir. Sekiz ciltten oluşan De Re Medicana (Tıbbi Konular Hakkında) isimli bir tıp kitabı yazmıştır.

Galenos, M.S.120 ile M.S. 200 yılları arasında İskenderiye'de yaşamış ve onaltıncı yüzyıla kadar Avrupa'da etkisini sürdürmüş önemli bir tıp adamıdır. Anatomi ve fizyoloji alanında çalışmalar yapmış, kendinden önceki çalışmalardan yararlanarak iyi bir sentez oluşturmuştur.
On üçüncü yüzyılda yaşamış olan Müslüman hekimlerden İbn-i Nefis, ölü insan vucudu üzerinde çalışarak, kalbin içerisinde iki karıncı arasında delikler olmadığını kanıtlamış ve böylece Galenos'un kan dolaşımı düşüncesini çürütmüştür.

Dioscorides Anadolu'daki Anavarza (Kozan)'da yaşamıştır. Materia Medica'da (Tıbbi Bitkiler) hakkında kısa bilgiler vererek bunların nerelerde bulundukları ve hangi hastalıklara iyi geldikleri konusunda bilgiler vermiştir. Dioscorides'in verdiği bitki adlarının çoğu bügün kullanılmaktadır. 

Vitrivius, M.Ö. 80 ile M.Ö. 15 yıllarında yaşamıştır. Roma döneminin en önemli mühendis ve mimarıdır. En önemli eseri De Architecture Libri Decem (Mimarlık Üzerine On Kitap) Orta Çağ sonu ve Rönesans dönemi mimarları, hatta on sekizinci yüzyıl  İngiliz mimarisini  de derinden etkilemiştir.

De Architecture Libri Decem (Mimarlık Üzerine On Kitap) eserinde tanımladığı Vitrivius Adam figürü olup, Leonardo Da Vinci tarafından 1487'de çizilmiştir.

Varro, Ansiklopedi yazarlarının ilklerinden olan Varro M.Ö 116 ile M.Ö 27 yıllları arasında yaşamıştır. Hastalıkların gözle görülemeyecek kadar küçük varlıklar tarafından bulaştıklarını ifade etmiştir. Havada, suda yüzen bu hayvancıklar insanların ağız ve burnundan vucuda girmek suretiyle tehlikeli hastalıklara yakalanmaya neden oluyorlardı.

Varro ayrıca Julius Caesar'ın kütüphanesindeki kitapların düzenlenmesinde çalışmıştır.

Roma Uygarlığı etkileyici teknolojilerin geliştirildiği bir dönem olmasına karşın yenilikçi ve ilerlemeci kabul edilmez.

Roma mimarisi uslup bakımından klasik Yunan mimarisiyle iç içedir. 

Thermae: Sağlık koşulları açısından büyük gelişmeler kaydeden Romada hamamlara verilen isim.
Cloaca Maxima : Roma evlerinde tuvalet, boru ile boşaltım tesisatı içeren karmaşık kanalizasyon sisteminin adıdır.

Roma Döneminde Kullanılan Teknikler: Beton Kullanımı, Cam Üfleme, Mozaik

Romalıların en başarılı oldukları bilim alanı : TIP

Antik Yunan ve Helenistik Çağda Bilim ve Teknoloji

FELSEFE Ders Notları 2
Bilim ve Teknoloji Tarihi
Antik Yunan ve Helenistik Çağda Bilim ve Teknoloji


Thales ve Öğrencileri
Milet'te varlıklı bir tüccar olan Thales, M.Ö.624 ile M.Ö.548 yılları arasında yaşamıştır. Lidyalılarla Persler arasındaki savaş sırasında, 28 Mayıs 585'te Güneş Tutulmasını önceden bildirerek, bu tarihte tutulmanın gerçekleşmesiyle her iki tarafıda hayrete düşürmüş böylece de savaşın sona ermesini sağlamıştır.

Thales bu bilgiyi M.Ö.603'te güneş tutulmasını Mısır'da izleyerek, Mısırlılardan öğrenmiştir. Yaptığı hesaplarla, takip eden güneş tutulmasının 18 yıl 11 gün sonra olacağını bulmuştur.

Thales matematik, astronomi ve doğa felsefesiyle uğraşmıştır. İlk Yunan matematikçisi olan Thales kendi gölgesiyle kendi boyunun eşit olduğu anda, piramidin gölgesini ölçerek piramidin yüksekliğini bulmuştur.

Geometriye ispat düşüncesini ilk kez Thales uygulamıştır.
İlk yunan Matematikçisi Thales'dir.

Thales'in Teoremleri:
  • Bir dairenin çevresindeki bir noktayı, çapın uçlarına birleştiren doğru parçaları arasındaki açı diktir.
  • Yarıçap bir daireyi iki eşit parçaya böler.
  • İki doğru birbiriyle kesiştiğinde karşıt açılar birbirine eşittir.
  • İki açısı ve bir kenarı eşit olan üçgenler birbirine eşittir.
  • İkizkenar bir üçgenin tabanına komşu olan açılar birbirine eşittir.
Thales'in Bilime Katkıları:
  • Evrende olan bitenleri mitolojik güçlere dayandırarak açıklamaya son vermiştir.
  • Evrendeki nesneleri tek maddeye indirgemiştir. Olup bitenleri evrensel bir ilkeye dayandırarak açıklamak yolunu açmıştır.
  • Geometriye ispat kavramını sokarak matematik düşünceyi ampirik işlemlerle sınılamaktan kurtarmıştır.
Anaximander: M.Ö. 610 ile M.Ö. 547 arasında yaşamıştır. Anaximander'e göre, evrenin temel yapı taşı, "sınırsız" ya da  "sonsuz" adını verdiği soyut yani maddesel olmayan bir kavramdır. Maddesel olmayan bu kavramın evrensel, bitmeyen, değişmeyen ve görünmeyen olmak gibi özellikleri vardır. Evrendeki bütün nesneler, tanımladığı bu kavramdan değişik özellikler taşıyarak oluşmuşlardır. Sıcak(ateş), soğuk(hava), ıslak(su), kuru(toprak). Dört nesne üzerine dayandırılarak geliştirilen bu evren düşüncesi yaklaşık ikibin yıl boyunca, kabul görmüştür. Anaximander gök cisimlerinin kökenini açıklayan bir teori ortaya atmıştır. Buna göre güneş ay ve yıldızlar ateş halkasının halkalara ayrışması sonucu meydana gelmiştir. Güneşi oluşturan halka, yer halkasının yirmiyedi, ay halkası ise yer halkasının ondokuz katı büyüklüktedir. Bu sayısal büyüklüklerin bilimsel bir anlamı olmaması karşın, ay güneş ve yerin karşılaştırılarak, ölçülebilir fiziksel nesneler olarak düşünülmesi ilginçtir.

Anaximanes: Thales'in öğrencisi olan Anaximanes, M.Ö 584 ile 524 yılları arasında yaşamıştır. Anaximander tarafından tanımlanan sınırsız kavramını gözlenebilir nitelikte olmadığı yani somut olamdığından dolayı reddederek, bunun yerine hava veya buharı evrenin temel yapı taşı olarak önermiştir. Bu düşünceye göre hava seyreltilirse ısınır, ateşe dönüşür, sıkıştırılan hava ise soğur.

Hekataeos: Milet'in Persler tarafından işgal edildiği dönemde yaşamıştır. Yaşamının bir dönemini Mısır'da geçirmiştir. İlk Yunanca coğrafya kitabı olan "Dünya Turu"nun yazarıdır.

Hekataeos çoğrafyanın kurucusu kabul edilir.

Pytagoras: Evrenin temel maddesinden çok varlığın ve değişmenin gerçek niteliği sorununa önem vermiştir. Düşüncelerini matematik üzerinde yoğunlaştırmıştır. Paytagorasçılara göre, sayı evrenin temel yapı taşıdır. Bütün doğal sayılar, 1 sayısından türemiştir. 1 sayısı, evrenin yapısını açıklayan bir kavramdır. 1 sayısı "noktayı", 2 sayısı "doğru" parçasını, 3 sayısı "üçgeni", 4 sayısı "piramit"i simgelmekteydi. Bunun yanı sıra sayılar arası orantı kavramı ilede ilgilenmiştir. Pytagorasçılar, Gergin tellerin boyunu değiştirmek suretiyle, değişik sesle elde edilebildiğinide bulmuşlardır.

Pytogaras'a göre evreni matematik yasaları idare eder.

Herakleitos: M.Ö 540 ile M.Ö 480 yılları arasında yaşamış olan Herakleitos, gerçeğin özünün sayılar değil, değişme süreci olduğunu ifade etmiştir. Her şeysürekli değişim içerisindedir. Duyularımızla algıladığımız her şey algılama anında vardır. Bir ırmakta aynı suyla iki kez yüzümüzü yıkayamayız.

Herakleitos'un Diyalektik Düşüncesi: Her şey bir akış içinde, değişim içindedir. Kalıcı bir şey yoktur.

Diyalektik Felsefe'nin kurucusu Herakleitos'dur.
Parmenides: M.Ö. 520 ile M.Ö 460 yılları arasında yaşamıştır. Hareket ve değişmenin duyguların aldanmasından başka bir şey olmadığını ileri sürmüştür. Asıl gerçeğin "olma" adını verdiği, değişmeyen, bitmeyen ve hareketsizlik özelliklerini taşıyan soyut bir kavram olduğunu ifade etmiştir. İnsan aklının olma kavramının karşıtı olan "olmama"yı kavrayamadığını savunmuştur.

Philolaos: M.Ö 470 ile M.Ö 385 arasında yaşamıştır. Philolaos'a göre diğer gezegenler gibi yerküre de bir yörünge etrafında dönmektedir. Bu evren modelinde, merkezde, yerküre değil, hareket etmeyen "merkezi bir ateş"in olduğu ve Yer, Ay, Güneş, o zamanlar bilinen beş gezegenin onun çevresinde yörüngelerde döndükleri düşünülüyordu.

Empedocles: İlk su saati deneyi. Su saati altında ve üstünde delik bulunan kapalı bir kaptır. Su saatinin alttaki deliği kapatılarak üstteki deliğinden doldurulan su, alttaki delik açıldığında kaptan boşalırken, boşalan suyun miktarından yararlanılarak zaman tayini yapılabiliyordu.

Leucippus ve Öğrencisi Trakyalı Democritos : Atomsal Evren Kuramı - Evrendeki herşey, fiziksel olarak bölünemeyen atomlardan oluşmuştur. Atom yunanca bölünemeyen anlamına gelmektedir.

Heredotos: Bodrum Halikarnas'ta doğan M.Ö 484 ile M.Ö 425 yıllarında yaşayan Heredotos hayatı boyunca yaptığı seyahatlarda gördüklerini ve duyduklarını Tarih isimli kitabında kaleme almıştır. Tarihçilerin Babası  olarak bilinir.
Hipocrates: En ünlü eseri Kutsal Hastalık'tır. Bugün sara veya epilepsi olarak bildiğimiz dengesizlik durumu, bu kitaba adını veren hastalıktır.

Socrates: Thales'le başlayarak M.Ö dörtyüzlü yıllara kadar süren materyalis görüşün ağır bastığı evrenin yapısını anlamaya yönelik çalışmalar dönemi, bu yüzyıl sonlarında doğa felsefesine tepki ile sona ermiştir. Bunu izleyen dönemde ana düşünce evren-insan olmuştur. M.Ö. 470 ile M.Ö 399 yıllarında yaşamıştır. Platon'a göre "en iyi, en akıllı ve en dürüst insan" olan Socrates yunan düşünürlerinin en tanınmışıdır. Başlıca amacı, "iyi, akıllı, adil insan yetiştirmek"ti. Yöntemi öğrencilere yönelttiği sorularla onları düşünmeye sevketmek ve doğruyu onların bizzat kendilerini bulmasını sağlamaktı. 

Platon: Doğru kabul edilen birkaç önermeden yola çıkarak, geriye kalan tüm önermeleri mantıksal olarak çıkarmayı hedefleyen tümdengelimsel yöntemi geliştirmiştir.  Platon'a göre bilim, yalnızca Matematik ve de özellikle Geometridir. Geometriye olan tutkusu şu iki görüşe karşı tepkisinden ileri gelmektedir:
  • Herşey akış içinde, değişim içindedir. (Herakleitos'un Görüşü)
  • Her türlü değer görelidir. (Sofistlerin Görüşü)
Platon'un Doğa Felsefesi: Mistik ve matematiksel olup astronomiyi matematiğin bir uzantısı olarak görüyordu. Platon yıldızları gözlemek yerine problem çözme yöntemini kullanmayı öğrencilerine öneriyordu. Bazı öğrenciler ise bu yöntemi benimsemeyip yıldızları gözlemeye devam ettiler. Bunlardan biride Eudoxus'dur. 

Platon'un Siyasetle ilgili düşünceleri "Cumhuriyet, Devlet Adamı ve Kanunlar" isimli üç kitabında yer almaktadır. 

Eudoxus Astronominin bilimsel teorisini kurmuştur.

Eudoxus Datça'da doğmuştur.

Her basit peryodik (kendini tekrarlayabilir) hareket, çember yada küre üzerinde meydana gelmektedir. Eudoxus'un modelinde bir küre bir gök cisminin gökyüzündeki hareketini gösterir. Bunun yanısıra başka küreler üzerinde de aylık, yıllık dönüşler yapılmaktadır. Bu çember ya da küreler eşmerkezlidir ve merkezde yerküre vardır. Ay, güneş ve gezegenlerin herbiri bir küre tarafından taşınıyordu. Kürelerin merkezleri ortak fakat yarıçapları farklıdır. Fiziksel olarak görünmeyen küreler matematiksel olarak anlam taşıyorlardı.

Aristoteles: Platon ve Atomsal Evren kuramına olan tepkiyi temsil eder. Dünya'yı anlamadan duyulara önem vererek, Platon'a, olguları nicel ve ölçülebilir açıdan inceleyerek, atomculara karşı çıkmıştır. Platon'a karşı çıkarak olumlu, atomculara karşı çıkarak olumsuz yönde bilimin gelişmesini etkilemiştir.

Aristoteles klasik mantığın kurucusudur.

Aristoteles'e göre Canlıyı Oluşturan Öğeler: Kan, Balgam, Kara Safra, Sarı Safra

Nesnelerin doğal yerlerine dönmek için yaptıkları harekete "doğal hareket" denir.

Öklid (Euclides): İskenderiye'de büyük bir matematik okulu kurmuş ve asıl ününü 40 yaşında kaleme aldığı Stoikheia (Elementler) isimli geometri kitabını yazmakla kazanmıştır. Bu kitap Yunan Geometrisinin düzenli bir sentezi olup yakın zamana kadar, bir çok ülkedeki geometri eğitiminin temelini oluşturmuştur. Aksiyom, postula, teorem ve ispatlara dayalı çalışma yöntemine dayalı olan bu kitabın, Batı düşüncesi üzerinde, İncil dışında kalan tüm kitaplardan daha etkili olduğu söylenmektedir.

Aksiyomlar: Doğruluğu apaçık kabul edilen fakat ispatlanmasına gerek duyulmayan temel önermeler olup bütün bilimler için geçerlidir.

Öklid Lübnan Sur kentinde doğmuştur.

Euclides'in Üç Uzay Özelliği: Uzay üç boyutludur, Uzay sonsuzdur, Uzay homojendir.

Appolonius: Antalya Perge şehrinde doğmuştur. İskenderiyedeki matematik okulunda yetiştikten sonra, tekrar Perge'ye dönerek "Konikler Hakkında" isimli geometri kitabını kaleme aldığı için "Büyük Geometrici" unvanıyla anılmıştır.
Işık Düşüncesini geliştiren İskenderiye dönemi Mühendisi Heron'dur.

Pytagorasçılar 10 sayısını kutsal kabul ederler ve bu sayı üzerine yemin ederlerdi.

İskenderiye Mekanik Okulu Kurucuları: Ctesibious, Heron, Philon

Tarih Öncesi Çağlarda Bilim ve Teknoloji

FELSEFE Ders Notları 2
Bilim ve Teknoloji Tarihi
Tarih Öncesi Çağlarda Bilim ve Teknoloji


Bilimin Kökeni: Bilimin kökleri çok eskilere gitmesine rağmen, bilgi ve düşünme türü olarak nitelendirebileceğimiz ve uygarlığın bir ürünü olan bilim aslında yeni bir kavramdır. Eski çağlarda, din, efsane, felsefe gibi ruhsal; el sanatları gibi günlük ihtiyaçları gidermeye yönelik uğraşlar dışında bugün bilim olarak adlandırılan ve özünde gözleme ve düşünmeye dayalı bir bilim anlayışından söz emek zordur. Fakat bu uğraşlar sonucu elde edilen bilgi, teknik ve kavramların daha sonraki çağlarda belirgin hale gelen bilimsel kavram ve işlemlere kaynaklık ettiği de gözardı  edilemez. Aslında bilimsel düşünmenin ve icat etmenin özünde biri dünyayı anlama merakı diğerinde ise yaşamı rahat ve güvenlik kıla gibi iki ihtiyaç yaratmaktadır.
Bu ihtiyaçlardan ilki, insanın tarihinde kuşaktan kuşağa aktarılan çeşitli yaşantı ve beceri biçimlerini kapsayan bir teknik geleneği, ikincisi insanoğlunun duygu, inanç ve düşüncelerini içinde toplayan bir ruhsal geleneği oluşturmuştur.

Bilim ve Teknolojinin Amacı: Nesnel bilgi ve tekniğin ortaya çıkışını, yayılmasını ve kullanılma koşullarını incelemek ve bir bakıma niteliği belli bir yöntemin, bir düşünme türünün hatta geniş anlamda bir  bakış açısının oluşmasını sağlamaktır.

Bilim ve Teknolojinin Görevi: Olgu (gerçek) ve buluşların bir katalog çalışması olmayıp, bilimsel kavram, kuram, teknik ve anlayışın doğuş ve gelişimini izlemek ve açığa çıkarmaktır.

Geniş bir açıdan bakıldığında bilimin ve teknolojinin uzun ve zorlu gelişiminde dört aşama görülür:
  • Mısır ve Mezopotamya uygarlıklarına rastlayan ampirik bilgi toplama aşaması
  • Eski Yunanlıların evreni açıklamaya yönelik akılcı sistemlerinin kurulduğu aşama
  • Ortaçağda Yunan felsefesi ile dinsel dogmaları bağdaştırma çabaları karşısında İslam bilim ve teknolojisinin parlak başarılarını kapsayan aşama
  • Rönesans sonrası gelişmelerin yer aldığı modern bilim aşaması.
Bilim ve Teknolojinin Tanımı: Evrenin yapısını ve davranışlarını gözlem ve deney yardımıyla sistematik bir şekilde incelenmesini ve yasalar biçiminde açıklamaya çalışan düzenli bilgi bütünü.

Bilimin Alanları:
  • Sosyal olaylar ve insan davranışlarını konu alan "Sosyal Bilimler"
  • Doğanın incelendiği  Fizik, Kimya, Biyoloji'yi içeren "Fen Bilimleri"
  • Bilimsel yöntemlerle elde edilen bilgilerin uygulamaya konulduğu "Uygulamalı Bilimler"
  • Hem Fen Bilimlerine hemde bazı Sosyal Bilimlere benzeyen ve bilim dili olarak adlandırılan "Matematik" 
Albert Einstein bilimi, her türlü düzenden yoksun duyu verileri ile düzenli düşünceler arasında uygunluk sağlama çabası, Bertrand Russell ise gözlem ve gözleme dayalı akıl yürütme yoluyla dünyaya ilişkin olguları birbirine bağlayan yasaları bulma çabası olarak tanımlamıştır.

Popper'a göre sadece bir tane evrensel yöntem vardır; olumsuz deneme ve yanılma yöntemi. Bu, bilim, matematik, felsefe, sanat vs. dahil insan zihninin tüm ürünlerini kapsadığı gibi, hayatın evrimini de kapsar.

Bilimsel Araştırmalarda Kabul Edilen Genel Yöntemler:
  • Algılama Yöntemi: Çıplak gözle ve duyu organlarımı ile yaptığımız ilk algılama
  • Gözlem Yöntemi: Algılama yönteminin derinleştirilmiş şeklidir. Duyu organlarının güçlerini artırıcı, teleskop, mikroskop gibi çeşitli araçlar kullanılır. Etkide bulunmadan yakından gözlemek ve izlemektir.
  • Deney Yöntemi: Gözlem yönteminin derinleştirilmiş halidir. Gözlenen olayların laboratuvar ortamında sınanmasıdır.
Bilim Tarihçilerine göre Bilimin Özellikleri:
  • Bilim bilimsel verilere dayalı, kanıtlanabilir özellikteki bilgidir yani olgusaldır. Olgulara yönelerek doğrulanabilir olan ifadeleri inceler.
  • Bilim Mantıksaldır. Bilimsel ifadeler mantıksaş açıdan doğru çıkarımlar ile ulaşılmış çelişkisiz ifadeler olmalıdır.
  • Bilim Objektiftir. Öznel ifadeler ile değil nesnel ifadeler ile ilgilenir.
  • Bilim Genelleyicidir. Tek tek bütün olgular ile ilgili gözlem yapmaz; bunlar ile ilgili genel kuralllar ve bağıntılar bulmaya çalışır.
  • Bilim Eleştireldir. Mevcut bir kuram yeni olgular ışığında çürütülebilir veya değiştirilebilir; her kuram yerini başka bir kurama bırakır.
  • Bilim Seçicidir. Her türlü olguyla değil yalnızca ilgi alanına giren olgular ile ilgilenir.
Bilimin Dayandığı İnançlar:
  • Bilim Akılcıdır. Buna göre dünya anlaşılabilir ve akla uygun bir dünyadır. Bu nedenle olguları akıl yoluyla kavramaya uygun bir düzeni vardır.
  • Bilim  Niceldir. Var olan her şey ölçülebilir.
  • Bilim Gerçekçidir. Buna göre dış dünya özneden bağımsız ve gerçektir.
  • Bilim Nedenselcidir. Doğadaki her şeyin bir nedeni vardır. Doğadaki bütün olgular arasında neden-sonuç ilişkisi bulunur.
Bilimsel Yöntem: Yeni bilgi edinmek ve bilinen bazı bilgileri doğrulamak veya düzeltmek amacıyla, olayları araştırmak için ve geçmişte kazanılmış, öğrenilmiş bilgileri tamamlamak için kullanılan yöntemlerin tümüne denir.

İlk Bilimsel Dergiler: Journal des Scavans, Philosophical Transactions 1665 yılında yayımlanmaya başlanmıştır.


Richard Dawkins bilim ile dinin uzlaşmasının mümkün olmadığını savunmaktadır.

Matematiksel Astronominin kurulmasına Babil uygarlığı öncülük etmiştir.

Bakır ve kurşunu karıştırarak alaşım olarak bronzu ilk kullanan Türklerdir.
Bugünkü pantolon dediğimiz giysinin ilk örneklerini Türkler icat etmişlerdir.

Türklerdeki Bilim ve Teknolojinin Gelişimi:
Kozmolojiye ve takvim çalışmalarına önem veren en eski milletlerdendir.
Evreni bir büyük kubbe olarak kabul etmişlerdir. Bu kubbeninde altından veya demirdne bir kazı etrafında çok hızlı bir şekilde dairesel olarak döndüğünü varsaymışlardır.
Takvimi ilk kullanan milletlerdendir.
Hayvan adlarının kullanıldığı bir takvim kullanmışlardır.
Türkler bir günü "Çağ" adını verdikleri oniki parçaya ayırmışlardır. Oniki çağ oniki hayvan adıyla anılmıştır. 1 Çağ bugünki takvimde 2 saate eşittir.
İlkbaharın ilk günleri bahar bayramı olarak kutlanmış daha sonra nevruz (yeni gün) adını almıştır.
Yılı 4 mevsime bölmüşler. bir yıl 360 gün olup 60 günlük 6 haftaya ayrılmıştır.

Uygarlığın doğmasına neden olan kavimler: Sümerler ve Akadlar

Mezopotamya'da aritmetik ve geometri çok ileri düzeydeydi. Sümer sayı sistemi 60 tabanlıydı.
Babilliler 60 tabanlı sayı sisteminin yanında 10 tabanlı sayı sisteminide kullanmışlardır. Aritmetik işlemlerde çarpım tablosunu kullanıyor, dört işlem, kare ve karekök almayı biliyorlardı.Alan ölçümleri ve su kanalları açmak için geometriden yararlanıyorlardı.

Dairenin alanı ve silindirin hacmini bulmada Pi sayısı için 3,125 değerini belirlemişlerdi.

Çemberi 360 dereceye bölme düşüncesinide ortaya koymuşlardı.

Çin'de kullanılan sayı sistemi 10 tabanlıdır.  Abaküs ve çarpım çetveli gibi araçlarıda kullanmışlardır. Çin uygarlığı takvim sapmalarında güneş ve ayı esas almak yerine yıldızları esas almışlardır.

Çinliler temel koordinat düzlemi olarak ekliptik düzlemi yerine ekvator düzlemini benimsemişlerdir.

Çinli düşünürlere göre, evrensel bir sistemin bir parçası olan insa, ikilem gösteren yin ve yang ilkesinin (iyilik ve kötülük, hastalık ve sağlık gibi) etkisi altındadır.

Sıfırı ilk kez Hintli matematikçiler kullanmıştır.

Hintliler boşluk ve yokluk anlamına gelen ve nokta halinde (.) gösterdikleri sıfır fikrine sahiptiler. Fakat sıfırı sayı olarak kabul etmiyorlardı.

Sıfır ilk defa sayı olarak  İslam dünyasında kullanılmıştır.

Hintliler 10 tabanlı sayı sistemini kullanmışlardır.

Mezopotamyalıların en çok geliştirdiği cebir konusu: İkinci dereceden denklemlerin çözümü

Anadolu ve Ege Havzasındaki en önemli uygarlıklar : Frigya, Lidya, Girit, Hitit

Hititlerin mezopotamya kökenli "şekel" ve "mina" adlı ağırlık birimlerini kullandıkları, en çok bakır ve tunçtan eşyalar yaptıkları, çivi yazısı ve hiyeroglif  olmak üzere iki çeşit yazıları oldukları bilinmektedir.
Mısırlılar: Kaldıraç, palango gibi makinaları yapmışlardır. Mumyalama tekniğini kullanmışlardır. Kırık ve çıkıklarda alçı uygulaması yapmışlardır. Dişcilikle ilgili dolguyu ve apse tedavisini biliyorlardı.

Günümüzde kullanılan takvimin temelinde Mısır Takvimi  yer alır. 

Copyright 2013-2017 | İbrahim BAYRAKTAR /dev/null Web Günlüğü