12 Ekim 2015 Pazartesi

Windows 10 Hızlı Erişim (Quick Access) Özelleştirme ve Kullanım

Windows 7 sürümünde "Windows Gezgini" (Windows Explorer) ismiyle kullandığımız dosya yöneticisi Windows 8 ile birlikte "Dosya Gezgini" (File Explorer) adını almış, arayüz ise MS Office sürümlerinden hatırlayacağımız "Şerit Arayüzü" Ribbon Interface tasarımıyla güncellenmişti. Windows 10 ile birlikte bu arayüze yeni bir özellik daha katıldı. Hızlı Erişim (Quick Access) isminde bir tür açılış sayfası.

Windows 10 kullanıcıları "Dosya Gezgini" (File Explorer)'ni açtıklarında otomatik olarak bizi Hızlı Erişim (Quick Access) açılış sayfası karşılıyor. Bu açılış sayfası sık kullanılan ve son kullanılan dosyaları indexlemekte ve kısayollarını bu alanda göstermekte. Bir çok kullanıcı için oldukça pratik bir alan olmakla birlikte kimi kullanıcılar için ise rahatsız edici gereksiz olduğu düşünülmekte. Kullanıcıları bir kısmı klasik tarzda "Dosya Gezgini" (File Explorer) açtıklarında "Bu Bilgisayar" (This PC) eski adıyla Bilgisayarım'ı görmek istiyorlar. 



Windows 10 Hızlı Erişim (Quick Access) istenirse pasif edilebiliyor ve klasik tarzda "Bu Bilgisayar" (This PC) eski adıyla Bilgisayarım ile açılabiliyor.

Windows 10 Hızlı Erişim (Quick Access) yerine "Bu Bilgisayar" (This PC) açılsın isterseniz;
Klavyemizden Windows Logo tuşu+R kombinasyonu ile Çalıştır iletişim kutusunu açıyoruz ve bu alana "control folders" yazıp ok ile çalıştırıyoruz.
Açılan "File Explorer Options" Dosya Gezgini Seçenekleri penceresinin üst kısmındaki açılır kutuyu "This PC" Bu Bilgisayar değiştirin ve OK butonuna tıklayın.
Bu işlemden sonra Başlat Menüsünde File Explorer (Dosya Gezgini)'ne tıkladığınızda Hızlı Erişim (Quick Access) alanı değil klasik tarzda "Bu Bilgisayar" (This PC) eski adıyla Bilgisayarım açıldığını göreceksiniz.



Windows 10 Hızlı Erişim (Quick Access)'de Sabitleme ve Kaldırma Nasıl Yapılır?
Bir klasörün Hızlı Erişim (Quick Access)'de görünmesini istiyorsanız, klasöre sağ tıklayın ve Pin to Quick Access (Hızlı erişim'e sabitle)'i seçin. Artık ihtiyacınız olmazsa klasörü oradan kaldırın.

Hızlı Erişim (Quick Access)'de görmek istemediğiniz bir öğe olursa, sağ tıklayın ve Unpin from Quick Access (Hızlı erişimden kaldır) öğesini seçin. 

Windows 10 Hızlı Erişim (Quick Access)'de Yalnızca Sabitlenmiş Klasörleri Gösterme 
Son kullanılan dosyaları veya sık kullanılan klasörleri kapatmak için Klavyemizden Windows Logo tuşu+R kombinasyonu ile Çalıştır iletişim kutusunu açıyoruz ve bu alana "control folders" yazıp Dosya Gezgini Seçeneklerinde  alt kısımda Privacy (Gizlilik) bölümünde, onay kutularından check işaretini kaldırıp Uygula'yı seçiyoruz. Bu şekilde Hızlı Erişim artık sadece sabitlenmiş klasörlerinizi gösterecektir. (Bunları yeniden açarsanız, daha önce Hızlı erişimden kaldırdığınız öğeler yeniden görünebilir.) Bu iki seçenekten ilki son kullanılanlar ikincisi ise sık kullanılanların görüntülenmesini sağlar.

19 Eylül 2015 Cumartesi

Windows 10 God Mod

Windows 10 God Mod Nedir? 
Windows'un en ince ayrıntılarına erişebilmek ve gizli kalmış özelliklerini kullanmak istiyorsanız, Windows God Mod'u aktifleştirmeniz gerek. Windows God Mod tam olarakta mevcut sistemde görünmeyen fakat detay özeleştirme ve özellikler ile çalışabilmenize olanak sağlayan bir araçtır. Kısaca Windows'un içinde bulunan tüm ayarlarını özelleştirebileceğiniz bir denetim masası diyebiliriz. Yaklaşık olarak 262 tane özelleştirebileceğiniz seçeneği bulunmaktadır. Bilgisayarınızda yüklü olan araçlara göre seçeneklerin sayısı, çok daha fazla veya az olabilir. Klasörün masaüstünüzde görünmesini istemiyorsanız, bunun yerine görev çubuğunda sabitleyebilir veya başlat menüsünde de gösterebilirsiniz. God Mod Denetim merkezi sadece Windows 10’a özel bir durum değil diğer sürümlerde de mevcuttur. Örneğin (Vista, Windows7 vd.) 

Windows 10 God Mod Denetim Merkezini Sistemimizde nasıl aktif edebiliriz?
Masaüstünüze boş bir alanda sağ click yaparak açılan menüden new (yeni) Folder (Klasör)'e tıklayarak boş bir klasör yaratıyoruz.


Oluşturduğumuz klasöre yine sağ tıklayarak veya F2 fonksiyon tuşu ile rename (yeniden adlandır) diyoruz ve klasör adı aşağıdakı kodu veriyoruz;


GodMode.{ED7BA470-8E54-465E-825C-99712043E01C}


Enter dedikten sonra Windows 10 God Mod Denetim merkezimiz oluşturulacaktır.


Artık Windows 10 God Mod'unu kullanarak dilediğiniz özelleştirmeleri tek merkezden kullanabilirsiniz.

Not:  Bu denetim merkezinde yapacağınız tüm değişiklikleri mutlaka not alın. Aksi takdirde ayarları tekrar eski haline getirmek istediğinizde oldukça problem yaratacaktır.

Sıralama Algoritmaları - Sorting Algorithms

Sıralama algoritmaları (sorting algorithms) nasıl çalışır görmek için sitedeki yeşil giflere tıklayın.

İlgili Link: www.sorting-algorithms.com

 sorting algorithms

19 Ağustos 2015 Çarşamba

Estetik ve Sanat Felsefesinde Temel Konular

FELSEFE Ders Notları 3
Estetik ve Sanat Felsefesi
Estetik ve Sanat Felsefesinde Temel Konular


Günlük hayatımızın da içinde olan "estetik" kelimesi felsefede özel bir araştırma alanının adıdır. "Estetik" kelimesi Yunanca "duyular yoluyla algılama" anlamına gelen aisthanomai kelime­sinden gelmektedir. Aisthesisde algı, duyum anlamında kullanılmıştır. "Estetik" kelimesi özünde duyularımı­zın, algılarımızın ortaya koyduğu bilgi anlamında kullanılmış bir epistemolojik ke­limedir.  Akıl yoluyla ulaşılan bilgiden farklı olarak değişen dünyaya dair bildikle­rimizi ortaya koyar. 

Alexander G. Baumgarten, "Aesthetica" adlı yapıtıyla estetiği bir bilim olarak ele alan ilk felsefecidir. Baumgarten rasyonalistlerin kullandığı "akıl yoluyla açık ve seçik olarak bilinen" ve "du­yular yoluyla açık ve seçik olarak bilinemeyen" kavramlar ayrımını temel alarak es­tetiği açık ve seçik olmayan bir bilginin yani duyusal bilginin bilimi olarak tanım­lamıştır. Açıklık ve seçiklik rasyonel bilginin ölçüsüyken açık ve seçik olmamak (bulanık olmak) duyusal bilginin (estetik bilginin) ölçüsüdür. İşte duyusal bilginin mantığını araştıran alanın adı da estetiktir.

Estatik mi Sanat Felsefesi mi?
Metafizin çerçevede "Güzellik Nedir?" sorusu ilk defa Platon'la birlikte sorulmuştur. Platon'un, ontolojik - epistemolojik boyutu olan idealar öğretisine göre, ideaların sıralamasında en üstteki idea iyi ve güzel ideasıdır. Estetik, sanat felsefesini de içine alan geniş bir araştırma alanıdır.
Felsefi bir estetik, güzel, hoş, narin, duygusal, zarif, gösterişli, çirkin, yüce, çocuksu gibi pek çok özelliği, sanatçı - sanat yapıtı - izleyici ilişkisini ve genel olarak sanatın niteliğini araştıran felsefenin bir alanını tanımlar.

Güzellik
Platon'da güzel olan yalnızca "Güzel İdeası"dır. Güzel İdeası dışında güzel olan her şey hep belirli bir açıdan, belirli bir zamanda güzeldir ya da bir başka şeyle karşılaştırıldığında güzeldir.

Güzelin ele alınışı aslında Platon'dan daha öncesine dayanır. Örneğin M.Ö. 6. Yüzyılda yaşamış olan Yunan­lı filozof Pythagoras Platon'un yaptığına benzer bir şekilde güzel olanı kendi evren anlayışının bütünü içerisine yerleştirmiştir. Ona göre en güzel şey uyumdur. Pytha­goras, evrenin adeta bir müziğinin, melodisinin olduğuna inanmış, gökyüzündeki yıldızların, ayın, güneşin dans ederek dönerlerken uyumlu bir ses çıkardıklarını id­dia etmiştir. İşte bu da ona göre güzel olandır.
Antik Yunan'da "güzel" kavramı ile "iyi" kavramı bir tutulur. Bunun için kullanılan sözcük: kalokagathia (kalos: güzel, agathos: iyi).

Aristoteles'te güzel üzerine detaylı bir araştırma yoktur. Yi­ne de güzellikle ilgili ondan öğrendiğimiz şey güzelin belli bir büyüklükle ilgili ol­duğudur. Buna göre, "çok büyük" ve "çok küçük" olan, yani kavrama gücümüzü aşan bir şey güzel olamaz. Bu görüşü önemsediğimizde, güzelin orantıyla ilgili olduğunu, matematiksel olarak belirlendiğini kabul etmemiz gere­kir. Aslında bu görüş Aristoteles'e hocası Platon'dan geçmiştir. Platon da son dönemlerinde Pythagorasçılardan etkilenerek güzeli matematiksel bir kavram gibi ele almıştır. Buna göre güzellik ölçülebilir bir şey olmuştur. Örneğin, bir çem­ber kendi başına güzeldir. Şimdi Aristoteles de güzellik konusunda Platon'dan et­kilendiğine göre Antik Yunan'daki güzellikle ilgili yaygın anlayışın kökeninin Pythagorasçılara dayandığını rahatlıkla söyleyebiliriz ki ölçülebilen güzellik görü­şü çeşitlenmekle birlikte günümüzde de hâlen korunmaktadır. 

Felsefeci ve Teolog Tertullianus güzeli şeytani bir şey, şeytan tarafından tohumları atılmış dünyevi arzuların gizli bir yanıltmacası, başka bir deyişle şeytanın bir oyunu olarak tanımlar.

Platinos'a göre, güzellik ilahi olanın yeryüzündeki tezahürü / görünümüdür. Augustinus'a göre, bir kimsenin ruh ve beden güzelliğine yaklaşması gerekir.

Yirminci yüzyıla felsefeciler güzel problemini kavramsal çözümleme problemi olarak ele almaya başlamışlardır. 

Çağdaş estetistikçilerden Guy Sircello güzelin ilkelerinin bulunabileceğini iddia ederek yeni bir güzellik kuramı ortaya atmıştır.

Sircello'ya göre hiç bir özellik kendi başına, genel olarak güzel değildir. Belirli bir nesneye uygulandığında ancak bir güzel olabilir.

1975'te yayınlanan "Yeni Bir Güzellik Kuramı" adlı yapıtında Sircello ağırlıklı olarak "renk güzelliği"ni araştırmıştır. Ona göre, limonun ekşiliği, tuvalet kokusu, sümüklüböceğin yapışkanlığı gibi örnekleri niteliksel derece özellikleri olarak kabul edilir.

Alexander Nehamas'ın tam bir tanım ni­teliğinde olmasa da güzele dair yorumuna kısaca bakarak bu bölümü tamamlaya­lım. Ona göre güzel, bir "mutluluk vaadidir". Bu ifadeyi Baudelaire'den almış olan Nehamas'a göre "mutluluk vaadi" şu anlama gelmektedir: Biz bir nesneyi bizi ken­disiyle ve ilgili nesne ağıyla süre giden bir uğraşın içine çektiğinde güzel buluruz. Bu ağlar kişiseldir ve evrensel geçerlilik beklentisini karşılamazlar. Ancak Nehamas'a göre mutluluk vaadi yine de sanat deneyimi için vazgeçilmezdir.

Sibley'e göre bir eseri estetik olmayan özelliklerden yola çıkarak tasvir etmek estetik özelliklerle ilgili bir tasvire yol açmaz. Ancak eserin estetik özelliklere sahip olduğu iddiasını desteklemek için estetik olmayan özellikler kullanılabilir. Örne­ğin, bir resmin soluk renklere ve yuvarlak çizgilere sahip olması onu zarif yapmaz. Diğer taraftan, bir kimse resmin zarif olduğu iddiasını desteklemek üzere resmin solgun renklere ve yuvarlak çizgilere sahip olması özelliklerine işaret edebilir. 

Estetik Deneyim: Tamamlanacak ya da tamamlanmış bir süreci temsil eder. Deneyimler "deneyim olma" bakımından aynı olsalar da birbirlerinden ayırt edilebilir özellikleri vardır.

Estetik Özne: Estetik bir tutumla estetik deneyim yaşayan, estetik nesneleri değerlendiren, yorumlayan, eleştiren kişidir.estetik bir tutumla estetik deneyim yaşayan, estetik nesneleri değerlendiren, yorumlayan, eleştiren kişidir. 

Estetik Nesne: Estetik deneyimin nesnesi, estetik öznenin yöneldiği nesnedir.

Estetik deneyim konusunda iki yaygın görüş bulunmaktadır. Bu görüşlerden biri biçimcilik diğeri ise bağlamcılıktır. Biçimcilik, estetik deneyimin nesnesini bi­çimsel özellikler olarak kabul eder. Renk, şekil, çizgiler, ses, yapı, kalıp gibi özel­likler biçimseldir. Buna göre bir kişinin estetik deneyim yaşaması dikkatinin ilgili nesnenin biçimsel özelliklerine yönelmesini gerektirir.. Biçimcilerin anladığı türden bir estetik dene­yim aynı zamanda kişinin söz konusu nesneyle kendisi arasına mesafe koyması an­lamına gelmektedir. Başka bir deyişle, deneyimi yaşayacak olan kişinin her türlü görüşünü, düşüncesini, inançlarını, istek ve hedeflerini bir kenara koyması bekle­nir. Böylelikle biçimciliğe göre estetik deneyim nesnelerin algılanabilir olan özel­likleri üzerinden değerlendirme yapmaktadır. 

Bağlamcılık: Biçimciliğin tam tersidir. Estetik deneyim için biçimsel özellikler tek başına yeterli olmaz, içerik son derece önemlidir. Hatta bağlamcılara göre kimi durumlarda içerik biçimden çok daha önemli olabilir. İçeriğe dikkat etmek, ilgili nesneyle araya mesafe koymamaktır. 

26 Temmuz 2015 Pazar

Darwin'in Evrim Kuramından Pragmatizme: Peirce ve Dewey

FELSEFE Ders Notları 3
Çağdaş Felsefesi 1
Darwin'in Evrim Kuramından Pragmatizme: Peirce ve Dewey


19. yüzyılda yaşanan bilimsel gelişmeler arasında, Batı Felsefesi'ni derinden etkileyen en önemli kuramlardan birisi, hiç şüphesiz, Darwin'in geliştirdiği evrim kuramıdır. Bazıları, Darwin'in bu kuramını Newton'un mekanik kuramı ile karşılaştırmakta ve Newton'un madde ve kuvvetler hakkında geliştirdiği fikirlere benzer biçimde, Darwin'in canlıların değişimi ve çeşitlenmesini açıkladığını iddia etmektedirler.

Darwin teorisine göre genlerde tesadüfen meydana gelen değişimler, bireylere çevreye uyum süreçlerinde farklı avantajlar sağlar ve çevreye en iyi uyumu sağlayan (doğal seçilim sonucu) hayatta kalır.

Bu kuramın felsefi bilimsel tartışmalar bakımında farklı sonuçları olmuş: Örneğin, İngiliz düşünür Herbert Spencer bu düşünce biçimini tarihe ve topluma uygulayarak toplumsal darwincilik adı verilen kuramı, psikoloji alanında William James işlevsellik kuramını geliştirmiştir. 

İşlevselcilik Kuramı: Zihinsel süreçleri ve davranışları organizmanın çevresiyle uyum süreci içerisinde ele almayı ön plana çıkarmaktadır. Davranışcılığın gelişmesinde belirleyici etkisi olmuştur. 

Charles Sanders Peirce (1839-1914)
Peirce, gerçekliğin özü itibariyle zihinsel bir içeriği olduğunu ve akli bir amaca doğru değindiğini savunmuştur.

Peirce genel olarak hassas ölçümleme konusuyla ilgilenmiş, sarkaçlar kuramına katkılarda bulunmuş 1886 da mantıksal işlemlerin elektrik devreleri tarafından gerçekleşebileceğini iddia etmiş, modern bilgisayarların işleyişini henüz o zaman ön görmüştür.

Peirce erken yaşlarda felsefe de mantık ve olasılık kuramı üzerine ilgilenir. Kant ve Hegel'in metinleri üzerinde çalışır.  

Aristoteles mantığının aşılıp günümüz mantığının gelişmesi 19. Yüzyılın ikinci yarısında özellikle Gottob Frege'nin katkılarıyla olmuş, öte yandan Peirce'ın da çalışmalarının da etkisi tartışılmaz. 

Frege özellikle tümdengelimsel mantığın ayrılmaz parçası olan niceleme mantığını geliştirmiş Peirce de bunun üzerinde çalışmalar yapmış. Öte yandan Peirce'in ilgisi bunlarla sınırlı kalmamış ve bilimlerin gelişimi açısından son derece önemli olan tümevarım mantığı konusunda da özgün çalışmalar yapmış. Ayrıca olguları en iyi biçimde açıklamaya çalışan abdüktif konusu ile de ilgilenmiş. Bilim ve mantığa olan bu ilgisinin yanında Peirce ayrıca metafiziksel bir dizgede geliştirmiş. Peirce gerçekliğin özü itibariyle zihinsel bir içeriği olduğunu ve akli bir amaca doğru devindiğini savunmuştur.

Abdüktif: Akıl yürütme ile en iyi açıklamaya ulaşma anlamına gelir.

Pragma: Amel ya ada fiil anlamına gelen yunanca sözcüktür.

Copyright 2013-2017 | İbrahim BAYRAKTAR /dev/null Web Günlüğü