Ortaçağ Felsefesi II
Farabi
Türkistanın Farab şehri yakınlarındaki Vesiç'te 871 tarihinde doğan Farabi gerek babasının Vesiç kalesi kumandanı olması sebebiyle, gerekse Samaniler Devletinin hakimiyetinde önemli bir eğitim ve kültür merkezi konumunda bulunan Farab'da ilk eğitimini almıştır.
Kindi'nin çalışmalarıyla başlayan felsefi düşünceyi problemleri, yöntemi ve terminolojisi ile bir sistem haline getiren ünlü Türk Filozofu Farabi'dir.
Müzik alanında Musika'l Kebir eseri önemlidir. Kendisine antik felsefenin en büyük otoritesi kabul edilen "birinci muallim" adıyla bilinen Aristotales'e ilaveten "ikinci muallim" denmiştir. Latin Ortaçağında Alfarabius ve Abunaser adıyla anılır.
Farabi Mutluluğun Kazanılması (Tahsilus Saade) adlı eserinde yetişkin bir filozofun niteliklerini dile getiren şu ifadelerle adeta kendini anlatır: "Öğrenim sırasında karşılaştığı güçlüklere katlanmalı, üstün bir zeka ve kavrayış sahibi, doğruluğu ve doğruları, adaleti ve adil olanları seven onurlu bir şahsiyet olmalı; altın, gümüş ve benzeri şeylere değer vermemeli, yeme içme konusunda aç gözlü ve nefsani arzularına düşkün olmamalı, doğruya ulaşmak için azim ve iradesi güçlü bulunmalıdır."
Farabi'ye göre Gerçeğe Ulaşabilmek için:
- Her şeyden önce haz ve şehvet duygusunu yenerek ahlakını düzeltmek,
- Sağlam bir iradeye sahip olabilmek için zihni melekelerini güçlendirmek ve geliştirmek,
- Hırs derecesinde bir istekle sürekli çalışmak,
- Başlıca meşkuliyet alanının ilim olması gerekir.
Zorunlu Varlık: Var olması ve varlığını devam ettirmesi için hiç bir sebebe muhtaç olmayandır.
Tanrı'dan başka bütün varlıklar zorunsuz varlıklar kategorisine girmektedir.
Ruhunu ve ahlakını arındırma kaygısını taşımayan sadece teorik yetkinliği önemseyenleri "sahte filozof" olarak nitelendiren Farabi'ye göre felsefe yapan kimsenin nihai amacı kendi ahlakını düzeltmek ve hatta bununlada yetinmeyip çevresi ve toplumunda ahlaken iyileşmesine katkıda bulunmak olmalıdır.
Farabi 43'ü günümüze ulaşan 100'e yakın eser bırakmıştır.
Farabiye göre varlık insan aklının ulaşabildiği en genel kavram olup tanımlanamaz. Çünkü tanım, cins ile fasıldan oluşur. Oysa varlığı kuşatan onun cinsi konumunda bulunan daha külli bir kavram bulunmamaktadır. Farabi varlığı en yetkin olandan yetkinliğin en alt düzeyinde bulunana doğru inen bir sıradüzeni içerisinde yorumlar.
Buna göre en üstte en mükemmel olan "ilk sebep" Tanrı en altta ise "ilk madde" Heyula bulunmaktadır.
İlk sebebten sonra filozofun "ikinciler" (es sevani) ve "maddeden ayrık akıllar" (el ukulul mufarıka) adını verdiği ayrıca ruhaniler ve melekler mertebesinde gördüğü akıllar gelir ki sayıları dokuz gök küresinin sayısına denk düşer. Varlıklarını Tanrı'dan alan bu dokuz akıl hem gökkürelerinin hem de üçüncü varlık mertebesini oluşturan "faal akıl"ın varlık sebebi olmaktadır. Dördüncü varlık düzeyinde "nefis" bulunmakta olup gök cisimlerinde dairevi hareketi insani hayvan ve bitkilerde ise her türlü biyolojik, fizyolojik ve psikolojik aktiviteyi ifade eder. Beşinci düzeyde yer alan "suret" (form) ile altıncı düzeyde yer alan "madde" yalın basit birer varlık olmakla birlikte yetkinlikten uzak olup birbirlerinden ayrı olarak bulunamazlar.
Aktif şekil verici olan suret ile pasif ve verilen şekli kabul edici konumdaki maddenin birleşmesiyle ay-altı alemde öncelikle herbiri ikişer nitelik taşıyan toprak, su, hava, ateşten ibaret dört unsur (element) oluşur. Dört unsurdan ikisinin karışımı sonucunda ise ilk somut madde yani cisim meydana gelir. Buna da ilk aşamadan cansız varlıkların oluşumu takip eder. Ay-altı alemi oluşturan cisimlerin ana maddesi dört unsur iken ay-üstü alemi oluşturan gök cisimlerinin ana maddesi havadan da hafif olan "esir" dir.
Farabi İlimlerin Sayımı (ihsanul ilim) adlı eserinde kendi dönemindeki ilimleri sınıflandırmıştır.
Farabi mantığı "kavramlar" (tasavvurat) ve "hükümler/önermeler" (tasdikat) olmak üzere iki kısma ayırır. Birinci kısım terimler ile tarifi meydana getiren temel unsurları, ikinci kısım ise önermeler, kıyas ve ispat şekillerini konu alır.
Farabi genel anlamda "mantık" özel olarak da "kıyas" la ilişkileri bakımından ilimleri kıyasa dayalı olanlar" ve "kıyasa dayalı olmayanlar" şeklinde ikiye ayırmıştır.
Kıyasa Dayalı Olmayanlar: Tıp, tarım, marangozluk ve inşaatcılık gibi teorik bilgi üretmekten çok uygulamaya yönelik olan ilim ve sanatlardır.
Kıyasa Dayalı Olanlar: Farabi'nin beş sanat adı altında değerlendirdiği Felsefe, Cedel, Safsata, Hitabet ve Şiir Sanatıdır.
Bu bağlamda kıyasın bir başkasına hitap etmede ve varlıkların birbirleriyle olan ilişkilerine dair sonuçlar çıkarmada kendini gösteren iki ayrı işlevinden söz eden Farabi'ye göre beş sanatın felsefe dışında kalan dördü kıyası sadece başkasına hitap etmede kullanırken, buna karşılık felsefe onun her iki işlevinden de yararlanır.
Farabi'nin Bilgi Teorisi : Farabi Aristocu çizgiye yakın durarak bilginin kaynağında duyular olduğunu savunur. Bu yüzden Platon'un "doğuştan bilgi"’ teorisini reddeder.
Farabi her aşamadaki bilgiyi akıl olarak adlandırır.
Nazari Aklın Duyularını üç aşamada açıklar:
- Güç halindeki Akıl (el-akl bil kuvve)
- Fiil halindeki Akıl (Bilfiil akıl)
- Kazanılmış Akıl (Müstefad Akıl)
Farabi'nin ortaya koyduğu bir diğer sınıflandırmada "erdemli devlet" (el medinetül fazıla) "erdemsiz devlet" yahut "cahil ve sapkın devletler" (el müdünül cahile ved dalle) ayırımıdır. Filozofa göre erdemli devletin bir tek şekli bulunurken erdemsiz devletler "cahil devlet", "sapkın devlet", "fasık devlet", "değişebilen devlet" olmak üzere dörde ayrılır.
Farabiye göre Erdemli Devletin Başkanında bulunması gereken on iki temel Nitelik:
- Keskin zeka ve anlayış,
- Güçlü Hafıza,
- Eksiksiz ve sağlıklı bir fiziki yapı,
- Doğru anlama ve değerlendirme yeteneği,
- Düşüncelerini açık ve anlaşılır ifade edebilme yeteneği,
- Öğrenme ve öğretmeyi sevme, Bu uğurda her zorluğa göğüs germe,
- Yeme-İçme, Oyun-Eğlence, Mal-Mülk ve Cinsellik gibi geçici ve kaba hazlara düşkün olmama,
- Doğruluk ve dürüstlüğü sevip yalandan ve yalancıdan nefret etme,
- Haksızlık ve zulümden nefret eden ve adaleti gerçekleştirme tutkusuyla davaranan kişilik,
- İnsanlık onuruna düşkün olmak,
- Yapılması gerekeni uygulamada azim, kararlılık ve cesaret,
- Gönül zenginliği ve tok gözlülük.
- Bilge Olmalı,
- Öncekilerin koyduğu Kanunları ve Töreyi Bilmeli,
- Öncekilerin gündemine girmemiş yeni durumlara ilişkin olarak gelenekten kopmadan hüküm çıkaracak yetenek ve birikime sahip olmalı,
- Öncekiler tarafından hakkında kanun konulmamış yeni meselelerin çözümüne yönelik hüküm koyacak donanıma sahip bulunmalı,
- Toplumda düzeni sağlayacak biçimde kanunları insanlara anlatıp kabul ettirecek bir önderlik ve ikna gücü olmalı,
- Savaşı yönetecek ve yürütecek şekilde sağlık bir fiziki yapıda olmalı
Bu üstün niteliklerin hepsini taşıyan bir kişinin bulunamaması halinde devlet, biri mutlaka bilge diğeride öteki nitelikleri taşıyan iki kişi tarafından yönetilmelidir.
Farabi'nin insan topluluklarının bir arada yaşama ve adına devlet dedikleri en üst düzeyde örgütlenme fikrine nasıl ulaşmış olabilecekleri sorusuna ilişkin düşünceleri şu teoriler bağlamında düşünülebilir:
- Ontolojik Teori
- Biyo-organik Teori
- Fıtrat Teorisi
- Adalet Teorisi
Farabi Faal Aklı Cebrail ile özdeş saymaktadır.