26 Temmuz 2014 Cumartesi

İnsan Evrimi - Antropoloji

FELSEFE Ders Notları 2
Antropoloji
İnsan Evrimi

Evrim: Zaman içerisinde bir türün genetik yapısında meydana gelen değişimi ifade eder. Eğer bu değişim genetik yapıda bir kuşaktan diğerine olduysa Mikro Evrim, türü oluşturan grupların üreme engeliyle birbirinden ayrılarak yeni türlerin ortaya çıkmasına olanak sağladıysa bu değişim Makro Evrim olarak adlandırılır.

Doğal Seçilim: Yaşadıkları çevreye en iyi uyarlanan canlıların hayatta kalması, uyarlanamayanların ise ölmesi ve elenemesiyle devam eden süreç Doğal Seçilim olarak adlandırılır.

Darwin, canlıların çeşitliliğinin evrim açısından önemini, popülasyon içerisindeki mücadele ve üreyen grupların birbirlerinden izolasyonunu ve coğrafi engellerin yeni bir türün oluşumundaki etkisini açıklamakla birlikte tür içerisindeki çeşitliliğin kaynakları, tür içerisindeki çeşitliliğin nasıl devam ettiği ve evrimin hızı gibi temel evrim sorunlarını çözümleyememiştir.

Fosil: Geçmişte yaşamış canlıların taşlaşmış kalıntıları veya izleridir, taşıl olarakta adlandırılmaktadırlar.

Canlıların en ilkel düzeyde "kendiliğinden" oluştuğunu, doğanın gereksinimlerine göre organların oluştuğunu belirterek transformizm adı verilen ilk evrim düşüncesini ortaya atan düşünür Aristoteles'tir.

Transformizm: Canlıların yapılarının sabit değil, değişebilir olduğu görüşüdür.

Taksonomi:  Canlıların sınıflandırılmasıdır. Carl von Linne  taksonomi sınıflandırmasıyla, bilinen tüm canlıları anlamlı gruplar halinde organize etmiştir. Linne aynı zamanda, cins ve tür ayrımını yaparak ikili isimlendirmeyi bilim dünyasına kazandırmıştır.

Cins:  Benzer uyarlanmalara sahip, benzer türlerden oluşan taksonomik bir birimdir.

Tür: Doğal koşullar altında çiftleştiklerinde üreme kapasitesine sahip yavrular doğurabilen canlı grubudur.

Canlıların değişmez niteliklere sahip oldukları görüşünü zedeleyen ilk kuram  Jean Baptiste Lamarck  tarafından ileri sürülmüştür. Lamarck'a göre canlı yaşamı boyunca çevreye uyum sağlayarak belli özellikler kazanır, daha sonra bu değişiklikleri kendi çocuklarına aktarır. Kazanılan karakterlerin kalıtımını açıklayan Lamarkizmde uzun süre kullanılmayan organlar güdükleşir ve fonksiyonunu yitirir, körelir.

Jeolojinin kurucusu Charles Lyell günümüzde gözlenen jeolojik süreçlerin geçmiştekilere benzer bir şekilde gerçekleştiğini öngörmüştür.

Genetik özelliklerin gelecek kuşaklara nasıl aktarıldığı sorunu, Çek bilgin Gregory Mendel'in bezelyeler üzerinde gerçekleştirdiği çalışmalarla çözümlenmiştir.

Rekombinasyon: Rastgele üremeyle bir türün gen havuzu içerisindeki genlerin bir araya gelerek, sonsuz bir çeşitlilik oluşturabilmeleridir.

Primatlar yeryüzünde Paleosen olarak adlandırılan Senozoyik Çağın ilk evresinde ortaya çıkmışlardır.

Paleosen dönemin sonunda meydana gelen ısınma ve artan yağış miktarı tropikal ve yarı tropikal ormanların genişlemesinde yolaçmış bu değişim ise primatlar için uygun yaşam alanları yaratmıştır. Fosil kanatlardan hareketle goril, şempanze ve insanın ortak atasının ortaya çıktığı ve hominoidlerin atalarının yaygınlaştığı ve sonlarında ise iki ayaklı ilk hominoidlerin ortaya çıkmaya başladığı dönem Miyosen'dir. Miyosen dönem memelileri çoğu günümüzde de yaşayan modern görünümlü türlerden oluşmaktadır.

Hominidler: Kuyruksuz büyük maymunlarınkinden daha iri beyinli onlardan daha az çıkıntıya sahip yüz iskeletine küçülmüş köpek dişlerine sahip iki ayak üzerinde dik yürüyen primatlardır.

Paranthropus: Australopithecusların aethiopicus, robustus ve boisei olmak üzere özelleşmiş kaba yapılı türlerinin dahil edilmesiyle oluşturulan ayrı bir cinstir.

Oldowan Kültürü:  Taşın bir kenarının kırılarak elde edilen taş aletlerdir.

Homo Erectuslar:  Alt Paleolitik olarak adlandırılan eski taş çağı kültürünün üreticileridirler. En yaygın alet tipini aşölyen  adı verilen ataş aletler oluşturmaktadır.

Aşölyen:  El baltalarını içeren taş aletler topluluğudur.  Acheulean olarakda bilinirler. Fransa'daki buluntu yeri  Saint Acheul'a  atfen adlandırılmıştır.

Neandertaller: Güçlü bedensel özelliklere sahiptirler. Yukarıdan aşağıya basık, yanlara doğru genişlemiş iri bir kafa yapısı, kafatasında dikkati çeken en belirgin özellik olarak art kafa kemiklerinin geriye doğru uzanan yumru şeklinde çıkıntıya sahip olması ve güçlü çiğneme kaslarıyla birlikte iri ön dişlerinin olmasıdır. Bunlarla birlikte elleri güçlü bir şekilde tutma, sıkma ve kavrama yeteneğine sahiptir.

Genetik araştırmalarla günümüzde yaşayan insanların tek bir kökene sahip olduğunu tanımlayan hipoteze Tek Merkezli Evrim adı verilir.

Chris Stringer  ve arkadaşları tarafından savunulan tek merkezli evrim hipotezi ve buna bağlantılı Afrika'da Oluş hipotezi Homo Sapiens'in Afrikada küçük ve izole bir grupta evrimleştiğini, daha sonra hem kıtada hemde Asya ve Avrupa gibi dünyanın diğer bölgelerinde yaşayan diğer türlerin yerini aldığını varsaymaktadır.

Modern insanın kökeninin 2 milyon yıl öncesinde olduğunu Homo Erectusların bölgesel olarak evrimleşerek bu bölgelerde yaşayan modern insanlara dönüştüklerini tanımlayan hipoteze Çok Merkezli Evrim adı verilir.

Milford Wolpoff, Alan Thorne ve WU Xinzhi  gibi araştırmacıların fosillerin morfolojik özelliklerine dayalı karşılaştırmalı çalışmalarına göre, modern insan gruplarının bulundukları bölgelerde, birbirlerinden bağımsız olarak evrim geçirmişlerdir. Çok Merkezli evrim olarak adlandırılan bu hipotezde  Homo erectus ve Homo Sapiensler arasındaki morfolojik benzerliğin bu insanların bölgesel evriminin ürünü olabileceği, birbirini izleyen fosil gruplarının yerel evrimleşmesinin sonucu olduğu kabul edilmektedir.

Dilgi: Uzunlu genişliğinin en az iki katı olan taş aletlerdir. Neandertallerin Orta Paleolitik'te geliştirdikleri yonga aletlerin yoğunlaştığı Müsteriyen Kültür yerine Homo Sapiensler Üst Paleolitikte dilgilerin yoğunlaştığı kültürler oluşturmuşlardır. Dilgi teknolojisiyle üretilen aletlerde çekirdekten daha fazla kesici alet elde edilmekte ve daha az malzeme israfı gerçekleşmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Copyright 2013-2017 | İbrahim BAYRAKTAR /dev/null Web Günlüğü